Sabahleyin Ve Akşamleyin
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ.))
"Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm, kendisinden sonra nebi gelmeyecek olan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun."[1]
﴿ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا ئَُودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ ٢٥٥ ﴾ [ سورة البقرة الآية : 255 ]
"Allah, O'ndan başka hak ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyûm’dur (her an yarattıklarınızı gözetleyendir).Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur.O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Göklerin ve yerin gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür."[2]
Üç kere:
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ١ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ٢ لَمۡ يَلِدۡ وَلَمۡ يُولَدۡ ٣ وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤ ﴾ [ سورة الإخلاص ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, (her şeyden müstağnidir ve her şey O'na muhtaçtır).O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[3]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلۡفَلَقِ ١ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ٢ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ٣ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِي ٱلۡعُقَدِ ٤ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ٥ ﴾ [ سورة الفلق ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: Yarattıklarının şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[4]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ٦ ﴾ [ سورة الناس ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah'a sığınırım."[5]
(( أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ ِللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، رَبِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فيِ هَذَا الْيَوْمِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هَذَا الْيَوْمِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ، وَسُوءِ الْكِبَرِ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ، وَعَذابٍ فِي الْقَبْرِ.))
"Mülk, devamlı Allah’a âit bir halde sabahladık.[6] Hamd Allah’adır. Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Rabbim! Senden bu günde ve bu günden sonra iyiliklerini isterim;[7] bu günün şerrinden ve bu günden sonra (meydana gelecek olan) şerden de sana sığınırım. Rabbim! Tembellikten ve (aklını yitirmek ve bunamak gibi) kötü yaşlılıktan sana sığınırım. Rabbim! Cehennem ve kabir azabından sana sığınırım."[8]
(( اَللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا، وَبِكَ أَمْسَيْنَا، وَبِكَ نَحْيَا، وَبِكَ نَمُوتُ، وَإِلَيْكَ النُّشُورُ.))
"Allahım! Senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile sabahlarız ve senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile akşamlarız.[9] Senin yardımınla yaşar ve senin yardımınla ölürüz. Ve (kıyâmet günü) dönüş, yalnızca sanadır."[10]
(( اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنيِ وَ أَنَا عَبْدُكَ، وَ أَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَ وَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ، وَأَبُوءُ بِذَنْبيِ فَاغْفِرْ ليِ فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ.))
"Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hak ilah yoktur.Beni sen yarattın ve ben senin kulunum.Gücüm yettiğince sana verdiğim söz (ulûhiyetini ve vahdâniyetini itiraf etme sözü) üzereyim.Yaptıklarımın şerrin-den sana sığınırım.Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum.İşlediğim günahlarımı kabul ediyorum.Beni bağışla.Zirâ günahları ancak sen bağışlarsın."[11]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ أُشْهِدُكَ وَأُشْهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِكَ، وَمَلاَئِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، أَنَّكَ أَنْتَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ.))
Dört kere: "Allahım! Senin, senden başka hak ilah olmayan Allah olduğuna ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in de senin kulun ve elçin olduğuna; Seni, senin arşını taşıyanları[12], meleklerini ve bütün yarattıklarını şahit tutarak sabahladım[13]."[14]
(( اَللَّهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ لاَشَرِيكَ لَكَ، فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ .))
"Allahım! Benim veya kullarından birisinin yanında sabaha[15] çıkan her nimet, yalnızca sendendir. Senin ortağın yoktur. Hamd, yalnızca sanadır. Şükür de sanadır."[16]
(( اَللَّهُمَّ عَافِنِي فيِ بَدَنِي، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ سَمْعيِ، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ بَصَرِي، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ.اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، لاَ إِلَهَ إِلاَ أَنْتَ.))
Üç kere: "Allahım! Bedenime âfiyet ver. Allahım! Kulağıma âfiyet ver. Allahım! Gözüme âfiyet ver. Senden başka hak ilah yoktur. Allahım! Küfürden ve fakirlik-ten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka hak ilah yoktur."[17]
(( حَسْبِيَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ، عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ، وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ.))
Yedi kere: "Allah bana yeter. O’ndan başka hak ilah yoktur. Ben, yalnızca O’na tevekkül ettim. O, yüce arşın Rabbidir."[18]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ دِينيِ وَدُنْيَايَ وَأَهْليِ وَمَاليِ، اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي، وَآمِنْ رَوْعَاتِي، اَللَّهُمَّ احْفَظْنيِ مِن بَيْنِ يَدَيَّ، وَمِنْ خَلْفِي، وَعَنْ يَمِينيِ، وَعَنْ شِـمَاليِ، وَمِـنْ فَوْقِي، وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتيِ.))
"Allahım! Dünya ve âhirette senden af ve âfiyet dilerim. Allahım! Dinim, dünyam, âilem ve malım hakkında senden af ve âfiyet dilerim. Allahım! Ayıplarımı gizle ve beni korkularımdan emin kıl.Allahım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelecek belâlara karşı) koru. Altımdan yere batırılarak helak edilmekten senin azametine sığınırım."[19]
(( اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَـادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ.))
"Gizli ve âşikarı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı Allahım! Her şeyin Rabbi ve sahibi! Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden sana sığınırım. Şeytan ve şirkinin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım."[20]
(( بِسْمِ اللهِ الَّذِي لاَيَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فيِ الأَرْضِ وَلاَ فيِ السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ.))
Üç kere: "İsmiyle yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla (sığınırım). O, hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir."[21]
(( رَضِيـتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالإِسْلاَمِ دِيناً، وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَبِيّاً.))
Üç kere: "Rab olarak Allah’tan, dîn olarak İslam’dan, nebi olarak Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’den râzı oldum."[22]
(( يَاحَيُّ يَا قَيوُّمُ! بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ ليِ شَأْنِي كُلَّهُ، وَلاَ تَكِلْنيِ إِِلىَ نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ.))
"Ya Hayy, Ya Kayyûm! Senin rahmetinle yardım dilerim. Bütün işlerimi düzelt ve göz açıp kapayınca kadar -bile olsa- beni nefsime bırakma."[23]
(( أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هَذَاالْيَوْمِ، فَتْحَهُ وَنَصْرَهُ وَنُورَهُ، وَبَرَكَتَهُ، وَهُدَاهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ.))
"Mülk, Âlemlerin Rabbi Allah’a devamlı âit bir halde sabahladık.[24] Allahım! Senden bu günün[25] iyiliğini, zaferini, (ilim ve amelde muvaffak olmak sûretiyle) nûrunu, (kolay helal rızık kazanmak sûretiyle) bere-ketini ve hidâyetini dilerim.Onda ve sonrasındaki şerden de sana sığınırım."[26]
(( أَصْبَحْنَا عَلَى فِطْرَةِ الإِسْلاَمِ، وَعَلَى كَلِمَةِ اْلإِخْلاَصِ، وَعَلَى دِينِ نَبِيِّنـَا مُحَمَّدٍ H، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ، حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ.))
"İslâm fıtratı (hak dîni), ihlas kelimesi (kelime-i şehâdet) ve Nebîmiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in dini üzere; hanif ve müslüman olan, müşriklerden olmayan babamız İbrahim’in milleti üzere sabahladık."[27]
Yüz kere:
(( سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ.))
"Allah’a hamd ederek O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[28]
On kere söylenir, tembellik gösterilirse, bir defa[29] söylenir:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir."[30]
Sabahlayınca yüz kere:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir."[31]
Sabahlayınca üç kere:
(( سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ.))
"Yarattıklarının sayısınca, kendisinin râzı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin çokluğunca hamd ederek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[32]
Sabahlayınca ayrıca:
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْماً نَافِعاً وَرِزْقاً طَيِّباً وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً.))
"Allahım! Senden, faydalı bir ilim, helal bir rızık ve kabul olunan bir amel dilerim."[33]
Günde yüz kere:
(( أَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ.))
"Allah’tan mağfiret diler ve O’na tevbe ederim."[34]
Akşamlayınca üç kere:
(( أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ.))
"Yarattıklarının şerrinden, Allah’ın eksiksiz sözlerine (isimlerine ve kitaplarına) sığınırım."[35]
On kere:
(( اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسلِّمْ عَلَى نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ.))
"Allahım! Nebimiz Muhammed’e salât ve selâm eyle."[36]
[1] Enes b. Mâlik -radıyallahu anh-’den; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e isnâden şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Sabah namazından güneş doğana kadar Allah’ı zikreden bir topululukla oturmam, İsmâil soyundan dört kişiyi azad etmemden bana daha sevimlidir. İkindi namazından güneş batana kadar Allah’ı zikreden bir toplulukla oturmam dört kişiyi azad etmemden bana daha sevimlidir.” Ebu Dâvud, (h.3667). Elbâni, hadisin hasen mertebesinde olduğunu söyler.Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (2/698).[2] Bakara Sûresi: 255[3] İhlas Sûresi[4] Felak Sûresi[5] Nas Sûresi[6] Akşam olunca; “Mülk, devamlı Allah’a âit bir halde akşamladık.” şeklinde söylenir.[7] Akşam da; “Rabbim! Senden bu gece olan ve bu geceden sonra (meydana gelecek olan dünya ve âhiret) iyilikleri isterim; bu gecenin şerrinden ve bu geceden sonra (meydana gelecek olan) şerden de sana sığınırım.” şeklinde söylenir.[8] Müslim (4/2088).[9]Akşam olunca; “Allah’ım! Senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile akşamlarız ve senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile sabahlarız. Senin yardımınla yaşar ve yine Senin yardımınla ölürüz. Ve (kıyâmet günü) dönüş, yalnızca sanadır." şeklinde söylenir.[10] Tirmizi (5/466),Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142).[11] “Kim bunu akşamladığında içtenlikle inanarak söyler de o gece ölürse,cennete girer.Sabahladığında yaparsa da böyledir.” Buhâri, (7/150).[12] "O gün Rabbinin arşını,onların üstünde sekiz (saf melek) taşır."Hâkka:17[13] Akşam da; “akşamladım” şeklinde söylenir.[14] “Kim sabahladığı veya akşamladığı zaman dört kere bunu söylerse, Allah onu Cehennem'den azad eder.” Ebu Dâvud (4/317), Buhâri, Edeb’l- Müfred (h.1201); Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.9); İbn-i es-Sünnî, (h.70). Allâme b. Baz, Nesâi ve Ebu Dâvud’un isnadlarının hasen olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyâr (s.23).[15] Akşamleyin; “akşama çıkan..” şeklinde söylenir.[16] “Kim bunu sabahladığı zaman söylerse, gününün şükrünü eda etmiştir. Kim de bunu akşamladığı zaman söylerse, gecesinin şükrünü eda etmiştir.” Ebu Dâvud (4/318), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.7), İbn-i es-Sünnî (h.41), İbn-i Hibbân, Mevârid (h.2361).Abdulaziz b. Baz, isnadın hasen mertebesinde olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyar (s.24).[17] Ebu Dâvud (4/324), Ahmed (5/42), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.22), İbn-i es-Sünnî (h.69), Buhâri Edebu’l-Müfred. Abdulaziz b. Baz, isnadın hasen mertebesinde olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyar (s.26).[18] “Kim bunu sabahladığı ve akşamladığı zaman yedi kere söylerse,onu üzen dünya ve âhiret işlerine Allah kâfidir” İbn-i es-Sünnî (h.71) merfû, Ebu Dâvud (4/321) mevkûfen tahric etmiştir.Şuayb ve Abdülkâdir el-Arnavût isnadının sahih olduğunu söylemişlerdir.Bkz.Zâdu’l-Meâd (2/376).[19] Ebu Dâvud, İbn-i Mâce; Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/332).[20] Tirmizi, Ebu Dâvud; Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142).[21] “Sabah ve akşam üç kere söyleyene hiçbir şey zarar veremez.” Ebu Dâvud (4/323), Tirmizi (5/465), İbn-i Mâce ve Ahmed tahric etmiştir. Abdulaziz b.Baz, isnadının hasen olduğunu kaydeder; Tuhfetu’l-Ahyar (s.39). Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/332).[22] “Bunu sabah ve akşam üç kere söyleyeni razı etmesi, kıyamet günü Allah üzerine hak olur.” Ahmed (4/337), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l Leyle (h.4), İbn-i es-Sünnî (h.68), Ebu Dâvud (4/418), Tirmizi (5/465); Abdulaziz b. Baz, “hadis hasendir” der, Tuhfetu’l-Ahyar (s.39).[23] Hakim’in sahih olduğunu söylemesine, İmam Zehebi muvafakat eder, (1/545). Bkz. Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib, (1/273).[24] Akşamleyin: “Mülk, Âlemlerin Rabbi Allah’a devamlı âit olduğu halde akşamladık.” şeklinde söylenir.[25] Akşam: “Allahım! Senden bu gecenin iyiliğini, fethini, zaferini, nûrunu, bereketini ve hidâyetini dilerim. Onda ve sonrasındaki şerden sana sığınırım.” şeklinde söylenir.[26] Ebu Dâvud (4/322); Şuayb ve Abdülkâdir el-Arnavût, isnadının hasen olduğunu söylemişlerdir; Bkz. Zâdu’l-Meâd (2/273)[27] Ahmed (3/406-407); İbn es-Sünnî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.34). Bkz. Sahihu’l-Câmî (4/209).[28] “Sabahladığı veya akşamladığı zaman yüz kere bunu söyleyen kimse, başkası da onun kadar veya daha çok söylemedikçe; kıyâmet gününe onun getirdiğinden daha faziletli bir amel getiremez." Müslim (4/2071).[29] Ebu Dâvud (4/319),İbn-i Mâce, Ahmed (4/60). Bkz. Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/270),Sahih-i Ebî Dâvud (3/957), Sahih-i İbn-i Mâce (2/331), Zâdü’l-Meâd (2/377).[30] Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.24).Bkz.Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/272); Abdulaziz B. Baz,Tuhfetu’l-Ahyâr (s.44);fazileti hk. bkz. a.g.e. (s.146, h.255).[31] “Bunu günde yüz kere söyleyen,on köle azad etmiş kadar sevap alır. Bununla ona yüz hasene yazılarak ondan yüz günah silinir. Akşamlayıncaya kadar o gün şeytandan korunur. Bundan daha çok amel işleyen bir kimseden başka hiç kimse onun getirdiğinden daha faziletlisini getiremez.”Buhâri (4/95),Müslim (4/2071).[32] Müslim (4/2090)[33] İbn-i es-Sünnî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.54), İbn-i Mâce (h.925). Şuayb ve Abdulkâdir el-Arnavût, isnadının hasen oldunu söylemişlerdir. Bkz. Zâdü’l-Meâd (2/375).[34] Bkz. Buharî, Fethu’l-Bâri 11/101 Müslim (4/2075.[35] “Kim akşamladığı zaman bunu üç kere söylerse, o gecenin humması ona zarar veremez.” Ahmed (2/290), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.590), İbn-i es-Sünnî (h.68). Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/187), Sahih-i İbn-i Mâce (2/266), Tuhfetu’l-Ahyar (s.45). [36] “Kim sabahladığı zaman on kere ve akşamladığı zaman on kere bana salât getirirse, kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır.” Hâdisi Taberâni, biri “Ceyyid” olmak üzere iki senedle hadisi tahric etmiştir. Bkz. Mecmeu’z-Zevâid (10/120), Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/273).
UYKUDAN ÖNCE
İki avucunu bitiştirir; İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak üfler:
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ١ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ٢ لَمۡ يَلِدۡ وَلَمۡ يُولَدۡ ٣ وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤ ﴾ [ سورة الإخلاص ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, (her şeyden müstağnidir ve her şey O'na muhtaçtır).O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[1]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلۡفَلَقِ ١ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ٢ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ٣ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِي ٱلۡعُقَدِ ٤ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ٥ ﴾ [ سورة الفلق ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: Yarattıklarının şerrinden,bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[2]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ٦ ﴾ [ سورة الناس ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah'a sığınırım." [3]
Sonra vücudundan ulaşabildiği yerleri avuçlarıyla, başının üzerinden (başlayarak), yüzünden ve vücudunun ön kısmından [okuma ve meshetme üç kere tekrarlanır.][4]
﴿ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا ئَُودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ ٢٥٥ ﴾ [سورة البقرة الآية : 255]
100- (13/2) "Allah, O'ndan başka hak ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyûm’dur (her an yarattıklarınızı gözetleyendir). Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Göklerin ve yerin gözetilmesi O'na ağır gelmez. O Yüce’dir, büyüktür."[5]
﴿ ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّن رُّسُلِهِۦۚ وَقَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۖ غُفۡرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ ٢٨٥ لَا يُكَلِّفُ ٱللَّهُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَعَلَيۡهَا مَا ٱكۡتَسَبَتۡۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذۡنَآ إِن نَّسِينَآ أَوۡ أَخۡطَأۡنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحۡمِلۡ عَلَيۡنَآ إِصۡرٗا كَمَا حَمَلۡتَهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلۡنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِۦۖ وَٱعۡفُ عَنَّا وَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَآۚ أَنتَ مَوۡلَىٰنَا فَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ ٢٨٦ ﴾ [ سورة البقرة :285- 286 ]
101- (13/3) "Elçi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-), Rabbinden kendisine indirilene îmân etti, mü'minler de. Hepsi de Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine îmân ettiler.O'nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Dönüş yalnızca sanadır,dediler.Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin) kazandığı iyilik lehine,ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutur veya hataya düşersek, bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme.Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği işleri bize yükleme.Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!"[6]
(( بِاسْمِكَ رَبَّي وَضَعْتُ جَنْبيِ، وَبِكَ أَرْفَعُهُ، فَإِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا، وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ.))
"Senin isminle[7] Rabbim,yanımı (vücudumu) bıraktım ve senin irâdenle onu kaldırırım. Ruhumu alırsan, ona rahmet et. Eğer geri gönderirsen (öldürmezsen), salih kullarını koruduğun gibi, onu da koru."[8]
(( اَللَّهُمَّ إِنَّكَ خَلَقْتَ نَفْسِي وَأَنْتَ تَوَفَّاهَا، لَكَ مَمَاتُهَاوَمَحْيَاهَا إِنْ أَحْيَيْتَهَا فَاحْفَظْهَا، وَإِنْ أَمَتَّهَا فَاغْفِرْ لَهَا. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ.))
"Allahım! Ruhumu sen yarattın ve onu sen öldürürsün. Ruhumun ölümü ve yaşaması senin elindedir. Eğer yaşatırsan, onu koru, öldürürsen onu bağışla. Allahım! Senden âfiyet dilerim."[9]
(( اَللَّهُمَّ قِنيِ عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ.))
Üç kere:"Allahım![10] Kullarını yeniden dirilteceğin o günde beni azabından koru."[11]
(( بِاسْمِكَ اللَّهُمَّ أَمُوتُ وَأَحْيَا.))
"Allahım! Senin adını anarak ölür ve senin adını anarak yaşarım."[12]
(( سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ للهِ، وَاللهُ أَكْبَرُ.))
Otuz üç kere: "Subhânallah", Otuz üç kere: "Elhamdülillah", Otuz dört kere: "Allahu Ekber"[13]
(( أَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، رَبَّنَا وَرَبَّ كُلِّ شَيْءٍ، فَالِقَ الْحَبِّ وَالنَّوَى، وَمُنْزِلَ التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ، وَالْفُرْقَانِ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ كُلِّ شَيْءٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ. اَللَّهُمَّ أَنْتَ الأَوَّلُ فَلَيْسَ قَبْلَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ الآخِرُ فَلَيْسَ بَعْدَكَ شَيْءٌ وَأَنْتَ الظَّاهِرُ فَلَيْسَ فَوْقَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ البَاطِنُ فَلَيْسَ دُونَكَ شَيْءٌ، اِقْضِ عَنَّا الدَّيْنَ وَأَغْنِنَا مِنَ الْفَقْرِ.))
107- (13/9) "Yedi kat semânın, yüce arşın Rabbi, bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi, tane ve çekirdekleri yaran, Tevrât’ı, İncîl’i ve Furkân’ı indiren Allahım! Kudret ve hükümranlığın altında olan her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allahım! Sen Evvel’sin, senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Âhir’sin, senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen, Zahir’sin, senden üstün hiçbir şey yoktur. Sen Bâtın’sın, senden başka gizli şeyleri bilen yoktur. Borcu (hem Allah'ın, hem de kulların haklarını) bizden gider ve bizi fakirlikten kurtarıp zenginleştir."[14]
(( اَلْحَمْدُ للهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا، وَكَفَانَا، وَآوَانَا، فَكَمْ مِمَّنْ لاَ كَافِيَ لَهُ وَلاَ مُؤْوِيَ.))
"Bizi yediren, içiren,(başkasına) muhtaç kılmayan ve barındıran Allah’a hamdolsun. Nice koruyanı ve barındıranı olmayan vardır."[15]
(( اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ.))
"Gizli ve âşikârı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin Rabbi ve meliki Allahım! Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın ve şirkinin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım."[16]
Secde ve Mülk sûreleri okunur.[17]
(( اَللَّهُـمَّ أَسْلَمْتُ نَفْسِي إِلَيْكَ، وَفَوَّضْتُ أَمْرِي إِلَيْكَ، وَوَجَّهْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ، وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِي إِلَيْكَ، رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ، لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَا مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذِي أَنْزَلْتَ، وَبِنَبِيِّكَ الَّذِي أَرْسَلْتَ.))
"Allahım![18] Nefsimi sana teslim ettim. İşimi sana havâle ettim. Yüzümü sana çevirdim. Senden ümit ederek ve senden korkarak sırtımı sana dayadım (tevekkül ettim).Senden başka (korunacağım) bir sığınak ve (azabından kurtulacağım) bir kurtuluş yoktur.İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Nebi'ye îmân ettim."[19]
UYKUDA BİR YANDAN DİĞER BİR YANA DÖNÜNCE YAPILAN DUÂ:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ، رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ.))
"Bir ve Kahhâr olan, göklerin, yerin ve her ikisinin arasında bulunanların Rabbi, Azîz ve Ğafûr olan Allah’tan başka hak ilah yoktur."[20]
UYKUDA KORKAN VEYA ÜRKÜTEN BİR ŞEYLE KARŞILAŞAN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:
(( أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ غَضَبِهِ وَعِقَابِهِ وَشَرِّ عِبَادِهِ، وَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَيَاطِينِ وَ أَنْ يَحْضُرُونِ ))
"Gazabından, cezalandırmasından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve bana gelmelerinden Allah’ın eksiksiz sözlerine (isimlerine ve kitaplarına) sığınırım."[21]
KÂBUS VEYA KÖTÜ RÜYÂ GÖRENİN YAPMASI GEREKEN ŞEYLER:
Üç defa: "Sol tarafına hafifçe tükürür."[22] Üç defa: "Şeytandan ve gördüğü şeyin şerrinden Allah’a sığınır."[23] "Gördüğünü kimseye anlatmaz."[24] "Bulunduğu taraftan diğer tarafa döner."[25] "Dilerse kalkar, namaz kılar."[26]
[1] İhlas Sûresi [2] Felak Sûresi [3] Nas Sûresi [4] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (9/62), Müslim (4/1723). [5] Bakara Sûresi: 255 [6] Bakara Sûresi: 285-286. “Kim bunu okursa, gecesi boyunca ona (gece kıyamı olarak ve o gece şeytandan ve onun şerrinden korunmak için) yeter.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (9/94), Müslim (1/554). [7] “Biriniz yatağından kalktıktan sonra tekrar dönerse, elbisesinin kenarı ile yatağını üç kere süpürsün ve Allah’ın adını ansın. Zirâ ondan sonra yatağın üzerinde neyin kaldığını bilemez. Bu yüzden yatağa uzanınca şöyle desin:.. hadis zikredilir” [8] Buhâri (11/126), Müslim (4/2084). [9] Müslim (4/2083) ve Ahmed lafzıyla (2/79) tahric etti. 10] “Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yatacağı zaman sağ elini yanağının altına koyar ve şöyle derdi:...hadis zikredilir” [11] Ebu Dâvud, lafzıyla (4/311); Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/143). [12] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (11/113), Müslim (4/2083). [13] “Fâtıma -Allah ondan râzı olsun-, elindeki bir değirmenle Nebi sav’e gelerek şikayette bulundu ve bir hizmetçi istedi.Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Sizi, istediğinizden daha hayırlı bir şeye sevk edeyim mi? Yatağınıza girdiğiniz zaman otuzüç defa tesbih, otuzüç defa tahmid, otuzdört defa tekbir getirin.Bu sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (7/71), Müslim (4/2091). [14] Müslim, (4/2084). [15] Müslim, (4/2085). [16] Ebu Dâvud, (4/317); Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142). [17] Tirmizi, Nesâi. Bkz. Sahihu’l-Câmi (4/255). [18] "Yatacağın zaman, namaz için abdest alır gibi abdest al ve sağ tarafına yat; sonra şöyle de:..hadis zikredilir.” [19] Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bunu söyleyen birine: “Eğer o gece ölürsen, fıtrat üzere ölmüş olursun” demiştir; Buhâri,Bkz.Fethu’l-Bâri (11/113), Müslim (4/2081). [20] "Gece bir yandan diğer bir yana dönünce denir." Hakim, sahih olduğunu söyler ve İmam Zehebi de buna muvafakat etmiştir, (1/540). Nesâi,Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, İbn-i es-Sünnî,Bkz.Sahihu’l-Câmi (3/213). [21] Ebu Dâvud, (4/12), Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/171). [22] Müslim, (4/1772). [23] Müslim, (4/1772, 1773). [24] Müslim, (4/1772). [25] Müslim, (4/1773). [26] Müslim, (4/1773).
UYKUDAN UYANINCA YAPILABİLECEK DUA
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ.))
"Bizi öldürdükten (uykudan) sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Dönüş (Kıyâmet günü yeniden diriliş), yalnızca O’nadır."[1]
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ، رَبِّ اغْفِرْ ليِ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah'adır. Allah’tan başka hak ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet, ancak yüce ve büyük olan Allah’a âittir. Rabbim! Bana mağfiret eyle (günahlarımı ört)!"[2]
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي عَافَانِي فيِ جَسَدِي، وَرَدَّ عَلَيَّ رُوحِي، وَأَذِنَ ليِ بِذِكْرِهِ.))
"Bedenime âfiyet veren, ruhumu bana geri veren ve bana kendisini zikretme fırsatı veren Allah’a hamd olsun."[3]
﴿ إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ لَأٓيَٰتٖ لِّأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ ١٩٠ ٱلَّذِينَ يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰمٗا وَقُعُودٗا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمۡ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَٰذَا بَٰطِلٗا سُبۡحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ ١٩١ رَبَّنَآ إِنَّكَ مَن تُدۡخِلِ ٱلنَّارَ فَقَدۡ أَخۡزَيۡتَهُۥۖ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنۡ أَنصَارٖ ١٩٢ رَّبَّنَآ إِنَّنَا سَمِعۡنَا مُنَادِيٗا يُنَادِي لِلۡإِيمَٰنِ أَنۡ ءَامِنُواْ بِرَبِّكُمۡ فََٔامَنَّاۚ رَبَّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرۡ عَنَّا سَئَِّاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ ٱلۡأَبۡرَارِ ١٩٣ رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخۡزِنَا يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۖ إِنَّكَ لَا تُخۡلِفُ ٱلۡمِيعَادَ ١٩٤ فَٱسۡتَجَابَ لَهُمۡ رَبُّهُمۡ أَنِّي لَآ أُضِيعُ عَمَلَ عَٰمِلٖ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰۖ بَعۡضُكُم مِّنۢ بَعۡضٖۖ فَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخۡرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَأُوذُواْ فِي سَبِيلِي وَقَٰتَلُواْ وَقُتِلُواْ لَأُكَفِّرَنَّ عَنۡهُمۡ سَئَِّاتِهِمۡ وَلَأُدۡخِلَنَّهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ ثَوَابٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسۡنُ ٱلثَّوَابِ ١٩٥ لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١٩٦ مَتَٰعٞ قَلِيلٞ ثُمَّ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ١٩٧ لَٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ رَبَّهُمۡ لَهُمۡ جَنَّٰتٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا نُزُلٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۗ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ لِّلۡأَبۡرَارِ ١٩٨ وَإِنَّ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَمَن يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكُمۡ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِمۡ خَٰشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشۡتَرُونَ بَِٔايَٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ ١٩٩ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱصۡبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ ٢٠٠ ﴾ [ سورة آل عمران :190- 200 ]
"Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahipleri için deliller vardır.Onlar ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: Rabbimiz!Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen (noksan sıfatlardan) münezzehsin.Bizi ateşin azabından koru, derler. Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu şüphesiz zelil etmiş olursun, zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabbimiz! Biz, Rabbinize îmân edin, diye çağıran bir dâvetçi işittik de îmân ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle birlikte al. Rabbimiz! Elçilerine vadettiklerini bize ver, kıyâmet günü bizi zelil etme.Şüphesiz sen, sözünden asla dönmezsin.Nitekim Rableri onlara (duâlarını kabul ederek şöyle) cevap verdi: Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini boşa çıkarmam. (Zira kadın ve erkek olarak siz), birbirinizden (olma) siniz. Hicret edenlerin, ülkelerinden sürülüp çıkarılanların, benim yolumda eziyet çekenlerin, savaşanların ve (savaşta şehîd olarak) öldürülenlerin, Allah katından (yaptıklarının) sevabı olarak, kusurlarını mutlaka örteceğim ve onları,(ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır. İnkâr edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması, seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir.O ne kötü duraktır!Fakat Rablerinden sakınanlara, Allah katından konukluklar bulunan,içlerinden ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları cennetler vardır.Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır.Kitap ehlinden Allah'a huşu duyarak inanıp Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmeyenler vardır.İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir. Ey îmân edenler! Sabredin, (düşman karşısında) sebat gösterin ve cihada hazırlıklı bulunun, Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."[4]
[1] Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 11/113, Müslim, 4/2083. [2] "Kim bunu derse bağışlanır, duâ ederse, duâsı kabul olunur. Eğer kalkıp abdest alır, sonra da namaz kılarsa, namazı kabul olunur." Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 3/39 ve başkası. Lafız, İbn-i Mâce'ye âittir. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/335. [3] Tirmizî, 5/473. Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/144. [4] Âl-i İmrân Sûresi:190-200. Buhârî,Bkz. Fethu’l-Bârî, 8/237, Müslim, 1/530.
ELBİSE GİYERKEN VE ÇIKARIRKEN
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي كَسَانِي هَذَا (الثَّوْبَ) وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّي وَلاَقُوَّةٍ.))
"Bana bu (elbiseyi) giydiren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet harcamaksızın beni onunla rızıklandıran Allah’a hamd olsun."[1]
YENİ ELBİSE GİYERKEN YAPILABİCEK DUA
(( اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ، أَسْاَلُكَ مِنْ خَيْرِهِ وَخَيْرِ مَا صُنِعَ لَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ.))
"Allahım! Hamd sanadır.Bunu bana sen giydirdin. Onun ve yapılış gâyesinin hayırlı olmasını senden dilerim. Onun ve yapılış gâyesinin şerrinden de sana sığınırım."[2]
YENİ ELBİSE GİYEN KİMSE İÇİN YAPILABİCEK DUA
(( تُبْلِي وَيُخْلِفُ اللهُ تَعَالَى.))
"Onu (üzerinde) eskitesin ve Allah Teâlâ ondan daha hayırlısını sana versin."[3]
(( اِلْبِسْ جَدِيداً، وَعِشْ حَمِيداً، وَمُتْ شَهِيداُ.))
"Yeni elbise giyesin, hamd ederek yaşayasın ve şehit olarak ölesin!"[4]
ELBİSE ÇIKARIRKEN YAPILABİCEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ.))
"Allah’ın adıyla (çıkarırım)."[5]
[1] Nesâi dışındaki sünen sahipleri rivâyet etmiştir.Bkz.İrvâu’l-Ğalîl,7/47. [2] Ebu Dâvud,Tirmizî ve Beğavî.Bkz.Elbâni, Muhtasaru Şemâili’t-Tirmizî, s.47. [3] Ebu Dâvud, 4/41. Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud, 2/760 [4] İbn-i Mâce, 2/1178, Beğavî, 12/41. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/275. [5] Tirmizî, 2/505 ve başkası.Bkz. İrvâu’l-Ğalîl, hadis: 49, Sahihü’l-Câmi', 3/203.
TUVALETE GİRMEDEN ÖNCE YAPILABİCEK DUA
(( [ بِسْمِ اللهِ ] اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ.))
"[Allah’ın adıyla] Allahım! Erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım."[1]
TUVALETTEN ÇIKTIKTAN SONRA YAPILABİCEK DUA
(( غُفْرَانَـكَ.))
"(Allahım!) Senden beni bağışlamanı dilerim."[2]
[1] Buhâri (1/45); Müslim (1/283). [Bismillah/Allah’ın adıyla] ziyadesini ise Said b. Mansur tahric etmiştir. Bkz. Fethü’l-Bâri (1/244). [2] Nesâi‘den başka diğer sünen sahipleri tahric etmiştir. Nesâi ise Amelül-Yevmi vel-Leyle’de tahric etmiştir.Bkz. Zâdü’l-Meâd (2/387).
ABDESTTEN ÖNCE YAPILABİLECEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ.))
"Allah’ın adıyla (abdeste başlarım)."[1]
ABDESTTEN SONRA YAPILABİLECEK DUA
(( أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.))
"Allah’tan başka hak ilâh olmadığına, O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim. Yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim."[2]
(( اَللَّهُمَّ اجْعَلْنيِ مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنيِ مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ.))
"Allahım! Beni çokça tevbe edenlerden kıl ve beni (günah ve pisliklerden) temizlenenlerden kıl."[3]
(( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْـهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.))
"Allahım! Sana hamd ederek seni tüm noksan sıfatlardan tenzih ederim. Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim.Senden bağışlanma diler ve sana tevbe ederim."[4]
[1] Ebu Dâvud, İbn-i Mâce, Ahmed; Bkz. İrvâu’l-Ğalîl (1/122). [2] Müslim (1/209)[3] Tirmizi (1/78). Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (1/18). [4]Nesâî,Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle(s.173).Bkz.İrvâu’l-Ğalîl(1/135- 2/94).
EVDEN ÇIKARKEN YAPILABİLECEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ، تَوَكَّلْتُ عَلىَ اللهِ، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ.))
"Allah’ın adıyla (çıkarım). Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet, ancak Allah’ındır.”[1]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ، أَوْ أُضَلَّ، أَوْ أَزِلَّ، أَوْ أُزَلَّ، أَوْ أَظْلِمَ، أَوْ أُظْلَمَ، أَوْ أَجْهَلَ، أَوْ يُجْهَلَ عَلَيَّ.))
"Allahım! (Hidâyetten) sapmaktan veya (başkası tarafından) saptırılmaktan,hata etmekten veya (başkası tarafından) hataya düşürülmek-ten, zulmetmekten veya (başkası tarafından) zulme uğramaktan, câhiller gibi hareket etmekten veya (başkasının bana) câhillere davrandığı gibi davranma-sından sana sığınırım."[2]
EVE GİRERKEN YAPILABİLECEK
(( بِسْمِ اللهِ وَلَجْنَا، وَبِسْمِ اللهِ خَرَجْنَا، وَعَلىَ اللهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا. ))
"Allah’ın adıyla girdik, Allah’ın adıyla çıktık ve sadece Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik.Sonra âilesine selâm versin."[3]
[1] Ebu Dâvud (4/325), Tirmizi (5/490), Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (3/151). [2] Sünen sahipleri; Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (3/152), Sahih-i İbn-i Mâce (2/336). [3] Ebu Dâvud (4/325) tahric etti. Allâme Abdulaziz b. Baz, (Tuhfetü’l-Ahyar s.28) isnadının hasen olduğunu söyler. Bir diğer sahih hadis de şöyledir; “Kişi evine girerken ve yemek yerken Allah’ı zikrettiğinde şeytan (ashabına) “Size burada ne geceleyecek yer, ne de akşam yemeği var,der” Müslim, (h.2018).
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ.))
"Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm, kendisinden sonra nebi gelmeyecek olan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun."[1]
﴿ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا ئَُودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ ٢٥٥ ﴾ [ سورة البقرة الآية : 255 ]
"Allah, O'ndan başka hak ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyûm’dur (her an yarattıklarınızı gözetleyendir).Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur.O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Göklerin ve yerin gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür."[2]
Üç kere:
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ١ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ٢ لَمۡ يَلِدۡ وَلَمۡ يُولَدۡ ٣ وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤ ﴾ [ سورة الإخلاص ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, (her şeyden müstağnidir ve her şey O'na muhtaçtır).O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[3]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلۡفَلَقِ ١ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ٢ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ٣ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِي ٱلۡعُقَدِ ٤ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ٥ ﴾ [ سورة الفلق ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: Yarattıklarının şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[4]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ٦ ﴾ [ سورة الناس ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah'a sığınırım."[5]
(( أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ ِللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، رَبِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فيِ هَذَا الْيَوْمِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هَذَا الْيَوْمِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ، وَسُوءِ الْكِبَرِ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ، وَعَذابٍ فِي الْقَبْرِ.))
"Mülk, devamlı Allah’a âit bir halde sabahladık.[6] Hamd Allah’adır. Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Rabbim! Senden bu günde ve bu günden sonra iyiliklerini isterim;[7] bu günün şerrinden ve bu günden sonra (meydana gelecek olan) şerden de sana sığınırım. Rabbim! Tembellikten ve (aklını yitirmek ve bunamak gibi) kötü yaşlılıktan sana sığınırım. Rabbim! Cehennem ve kabir azabından sana sığınırım."[8]
(( اَللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا، وَبِكَ أَمْسَيْنَا، وَبِكَ نَحْيَا، وَبِكَ نَمُوتُ، وَإِلَيْكَ النُّشُورُ.))
"Allahım! Senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile sabahlarız ve senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile akşamlarız.[9] Senin yardımınla yaşar ve senin yardımınla ölürüz. Ve (kıyâmet günü) dönüş, yalnızca sanadır."[10]
(( اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنيِ وَ أَنَا عَبْدُكَ، وَ أَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَ وَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ، وَأَبُوءُ بِذَنْبيِ فَاغْفِرْ ليِ فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ.))
"Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hak ilah yoktur.Beni sen yarattın ve ben senin kulunum.Gücüm yettiğince sana verdiğim söz (ulûhiyetini ve vahdâniyetini itiraf etme sözü) üzereyim.Yaptıklarımın şerrin-den sana sığınırım.Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum.İşlediğim günahlarımı kabul ediyorum.Beni bağışla.Zirâ günahları ancak sen bağışlarsın."[11]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ أُشْهِدُكَ وَأُشْهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِكَ، وَمَلاَئِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، أَنَّكَ أَنْتَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ.))
Dört kere: "Allahım! Senin, senden başka hak ilah olmayan Allah olduğuna ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in de senin kulun ve elçin olduğuna; Seni, senin arşını taşıyanları[12], meleklerini ve bütün yarattıklarını şahit tutarak sabahladım[13]."[14]
(( اَللَّهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ لاَشَرِيكَ لَكَ، فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ .)
"Allahım! Benim veya kullarından birisinin yanında sabaha[15] çıkan her nimet, yalnızca sendendir. Senin ortağın yoktur. Hamd, yalnızca sanadır. Şükür de sanadır."[16]
(( اَللَّهُمَّ عَافِنِي فيِ بَدَنِي، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ سَمْعيِ، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ بَصَرِي، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ.اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، لاَ إِلَهَ إِلاَ أَنْتَ.))
Üç kere: "Allahım! Bedenime âfiyet ver. Allahım! Kulağıma âfiyet ver. Allahım! Gözüme âfiyet ver. Senden başka hak ilah yoktur. Allahım! Küfürden ve fakirlik-ten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka hak ilah yoktur."[17]
(( حَسْبِيَ اللهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ، عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ، وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ.))
Yedi kere: "Allah bana yeter. O’ndan başka hak ilah yoktur. Ben, yalnızca O’na tevekkül ettim. O, yüce arşın Rabbidir."[18]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ دِينيِ وَدُنْيَايَ وَأَهْليِ وَمَاليِ، اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي، وَآمِنْ رَوْعَاتِي، اَللَّهُمَّ احْفَظْنيِ مِن بَيْنِ يَدَيَّ، وَمِنْ خَلْفِي، وَعَنْ يَمِينيِ، وَعَنْ شِـمَاليِ، وَمِـنْ فَوْقِي، وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتيِ.))
"Allahım! Dünya ve âhirette senden af ve âfiyet dilerim. Allahım! Dinim, dünyam, âilem ve malım hakkında senden af ve âfiyet dilerim. Allahım! Ayıplarımı gizle ve beni korkularımdan emin kıl.Allahım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelecek belâlara karşı) koru. Altımdan yere batırılarak helak edilmekten senin azametine sığınırım."[19]
(( اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَـادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ.))
"Gizli ve âşikarı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı Allahım! Her şeyin Rabbi ve sahibi! Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden sana sığınırım. Şeytan ve şirkinin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım."[20]
(( بِسْمِ اللهِ الَّذِي لاَيَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فيِ الأَرْضِ وَلاَ فيِ السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ.))
Üç kere: "İsmiyle yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla (sığınırım). O, hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir."[21]
(( رَضِيـتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالإِسْلاَمِ دِيناً، وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَبِيّاً.))
Üç kere: "Rab olarak Allah’tan, dîn olarak İslam’dan, nebi olarak Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’den râzı oldum."[22]
(( يَاحَيُّ يَا قَيوُّمُ! بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ ليِ شَأْنِي كُلَّهُ، وَلاَ تَكِلْنيِ إِِلىَ نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ.))
"Ya Hayy, Ya Kayyûm! Senin rahmetinle yardım dilerim. Bütün işlerimi düzelt ve göz açıp kapayınca kadar -bile olsa- beni nefsime bırakma."[23]
(( أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هَذَاالْيَوْمِ، فَتْحَهُ وَنَصْرَهُ وَنُورَهُ، وَبَرَكَتَهُ، وَهُدَاهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ.))
"Mülk, Âlemlerin Rabbi Allah’a devamlı âit bir halde sabahladık.[24] Allahım! Senden bu günün[25] iyiliğini, zaferini, (ilim ve amelde muvaffak olmak sûretiyle) nûrunu, (kolay helal rızık kazanmak sûretiyle) bere-ketini ve hidâyetini dilerim.Onda ve sonrasındaki şerden de sana sığınırım."[26]
(( أَصْبَحْنَا عَلَى فِطْرَةِ الإِسْلاَمِ، وَعَلَى كَلِمَةِ اْلإِخْلاَصِ، وَعَلَى دِينِ نَبِيِّنـَا مُحَمَّدٍ H، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ، حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ.))
"İslâm fıtratı (hak dîni), ihlas kelimesi (kelime-i şehâdet) ve Nebîmiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in dini üzere; hanif ve müslüman olan, müşriklerden olmayan babamız İbrahim’in milleti üzere sabahladık."[27]
Yüz kere:
(( سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ.))
"Allah’a hamd ederek O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[28]
On kere söylenir, tembellik gösterilirse, bir defa[29] söylenir:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir."[30]
Sabahlayınca yüz kere:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir."[31]
Sabahlayınca üç kere:
(( سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ.))
"Yarattıklarının sayısınca, kendisinin râzı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin çokluğunca hamd ederek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim."[32]
Sabahlayınca ayrıca:
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْماً نَافِعاً وَرِزْقاً طَيِّباً وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً.))
"Allahım! Senden, faydalı bir ilim, helal bir rızık ve kabul olunan bir amel dilerim."[33]
Günde yüz kere:
(( أَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ.))
"Allah’tan mağfiret diler ve O’na tevbe ederim."[34]
Akşamlayınca üç kere:
(( أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ.))
"Yarattıklarının şerrinden, Allah’ın eksiksiz sözlerine (isimlerine ve kitaplarına) sığınırım."[35]
On kere:
(( اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسلِّمْ عَلَى نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ.))
"Allahım! Nebimiz Muhammed’e salât ve selâm eyle."[36]
[1] Enes b. Mâlik -radıyallahu anh-’den; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e isnâden şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Sabah namazından güneş doğana kadar Allah’ı zikreden bir topululukla oturmam, İsmâil soyundan dört kişiyi azad etmemden bana daha sevimlidir. İkindi namazından güneş batana kadar Allah’ı zikreden bir toplulukla oturmam dört kişiyi azad etmemden bana daha sevimlidir.” Ebu Dâvud, (h.3667). Elbâni, hadisin hasen mertebesinde olduğunu söyler.Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (2/698) [2] Bakara Sûresi: 255 [3] İhlas Sûresi [4] Felak Sûresi [5] Nas Sûresi[6] Akşam olunca; “Mülk, devamlı Allah’a âit bir halde akşamladık.” şeklinde söylenir. [7] Akşam da; “Rabbim! Senden bu gece olan ve bu geceden sonra (meydana gelecek olan dünya ve âhiret) iyilikleri isterim; bu gecenin şerrinden ve bu geceden sonra (meydana gelecek olan) şerden de sana sığınırım.” şeklinde söylenir.[8] Müslim (4/2088).[9]Akşam olunca; “Allah’ım! Senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile akşamlarız ve senin (nimetin, koruman ve zikrin) ile sabahlarız. Senin yardımınla yaşar ve yine Senin yardımınla ölürüz. Ve (kıyâmet günü) dönüş, yalnızca sanadır." şeklinde söylenir.[10] Tirmizi (5/466),Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142).[11] “Kim bunu akşamladığında içtenlikle inanarak söyler de o gece ölürse,cennete girer.Sabahladığında yaparsa da böyledir.” Buhâri, (7/150).[12] "O gün Rabbinin arşını,onların üstünde sekiz (saf melek) taşır."Hâkka:17[13] Akşam da; “akşamladım” şeklinde söylenir.[14] “Kim sabahladığı veya akşamladığı zaman dört kere bunu söylerse, Allah onu Cehennem'den azad eder.” Ebu Dâvud (4/317), Buhâri, Edeb’l- Müfred (h.1201); Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.9); İbn-i es-Sünnî, (h.70). Allâme b. Baz, Nesâi ve Ebu Dâvud’un isnadlarının hasen olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyâr (s.23).[15] Akşamleyin; “akşama çıkan..” şeklinde söylenir.[16] “Kim bunu sabahladığı zaman söylerse, gününün şükrünü eda etmiştir. Kim de bunu akşamladığı zaman söylerse, gecesinin şükrünü eda etmiştir.” Ebu Dâvud (4/318), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.7), İbn-i es-Sünnî (h.41), İbn-i Hibbân, Mevârid (h.2361).Abdulaziz b. Baz, isnadın hasen mertebesinde olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyar (s.24). [17] Ebu Dâvud (4/324), Ahmed (5/42), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.22), İbn-i es-Sünnî (h.69), Buhâri Edebu’l-Müfred. Abdulaziz b. Baz, isnadın hasen mertebesinde olduğunu söyler; Bkz. Tuhfetu’l-Ahyar (s.26).[18] “Kim bunu sabahladığı ve akşamladığı zaman yedi kere söylerse,onu üzen dünya ve âhiret işlerine Allah kâfidir” İbn-i es-Sünnî (h.71) merfû, Ebu Dâvud (4/321) mevkûfen tahric etmiştir.Şuayb ve Abdülkâdir el-Arnavût isnadının sahih olduğunu söylemişlerdir.Bkz.Zâdu’l-Meâd (2/376).[19] Ebu Dâvud, İbn-i Mâce; Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/332).[20] Tirmizi, Ebu Dâvud; Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142).[21] “Sabah ve akşam üç kere söyleyene hiçbir şey zarar veremez.” Ebu Dâvud (4/323), Tirmizi (5/465), İbn-i Mâce ve Ahmed tahric etmiştir. Abdulaziz b.Baz, isnadının hasen olduğunu kaydeder; Tuhfetu’l-Ahyar (s.39). Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/332).[22] “Bunu sabah ve akşam üç kere söyleyeni razı etmesi, kıyamet günü Allah üzerine hak olur.” Ahmed (4/337), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l Leyle (h.4), İbn-i es-Sünnî (h.68), Ebu Dâvud (4/418), Tirmizi (5/465); Abdulaziz b. Baz, “hadis hasendir” der, Tuhfetu’l-Ahyar (s.39).[23] Hakim’in sahih olduğunu söylemesine, İmam Zehebi muvafakat eder, (1/545). Bkz. Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib, (1/273).[24] Akşamleyin: “Mülk, Âlemlerin Rabbi Allah’a devamlı âit olduğu halde akşamladık.” şeklinde söylenir.[25] Akşam: “Allahım! Senden bu gecenin iyiliğini, fethini, zaferini, nûrunu, bereketini ve hidâyetini dilerim. Onda ve sonrasındaki şerden sana sığınırım.” şeklinde söylenir.[26] Ebu Dâvud (4/322); Şuayb ve Abdülkâdir el-Arnavût, isnadının hasen olduğunu söylemişlerdir; Bkz. Zâdu’l-Meâd (2/273)[27] Ahmed (3/406-407); İbn es-Sünnî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.34). Bkz. Sahihu’l-Câmî (4/209).[28] “Sabahladığı veya akşamladığı zaman yüz kere bunu söyleyen kimse, başkası da onun kadar veya daha çok söylemedikçe; kıyâmet gününe onun getirdiğinden daha faziletli bir amel getiremez." Müslim (4/2071).[29] Ebu Dâvud (4/319),İbn-i Mâce, Ahmed (4/60). Bkz. Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/270),Sahih-i Ebî Dâvud (3/957), Sahih-i İbn-i Mâce (2/331), Zâdü’l-Meâd (2/377).[30] Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.24).Bkz.Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/272); Abdulaziz B. Baz,Tuhfetu’l-Ahyâr (s.44);fazileti hk. bkz. a.g.e. (s.146, h.255). [31] “Bunu günde yüz kere söyleyen,on köle azad etmiş kadar sevap alır. Bununla ona yüz hasene yazılarak ondan yüz günah silinir. Akşamlayıncaya kadar o gün şeytandan korunur. Bundan daha çok amel işleyen bir kimseden başka hiç kimse onun getirdiğinden daha faziletlisini getiremez.”Buhâri (4/95),Müslim (4/2071).[32] Müslim (4/2090)[33] İbn-i es-Sünnî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.54), İbn-i Mâce (h.925). Şuayb ve Abdulkâdir el-Arnavût, isnadının hasen oldunu söylemişlerdir. Bkz. Zâdü’l-Meâd (2/375).[34] Bkz. Buharî, Fethu’l-Bâri 11/101 Müslim (4/2075.[35] “Kim akşamladığı zaman bunu üç kere söylerse, o gecenin humması ona zarar veremez.” Ahmed (2/290), Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.590), İbn-i es-Sünnî (h.68). Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/187), Sahih-i İbn-i Mâce (2/266), Tuhfetu’l-Ahyar (s.45).[36] “Kim sabahladığı zaman on kere ve akşamladığı zaman on kere bana salât getirirse, kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır.” Hâdisi Taberâni, biri “Ceyyid” olmak üzere iki senedle hadisi tahric etmiştir. Bkz. Mecmeu’z-Zevâid (10/120), Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/273).
UYKUDAN ÖNCE
İki avucunu bitiştirir; İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak üfler:
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ١ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ٢ لَمۡ يَلِدۡ وَلَمۡ يُولَدۡ ٣ وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤ ﴾ [ سورة الإخلاص ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, (her şeyden müstağnidir ve her şey O'na muhtaçtır).O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[1]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلۡفَلَقِ ١ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ٢ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ٣ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِي ٱلۡعُقَدِ ٤ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ٥ ﴾ [ سورة الفلق ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: Yarattıklarının şerrinden,bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[2]
﴿ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ١ ﴾ ﴿ قُلۡ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ١ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ٢ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ٣ مِن شَرِّ ٱلۡوَسۡوَاسِ ٱلۡخَنَّاسِ ٤ ٱلَّذِي يُوَسۡوِسُ فِي صُدُورِ ٱلنَّاسِ ٥ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ٦ ﴾ [ سورة الناس ]
Bismillahirrahmânirrahîm "De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah'a sığınırım." [3]
Sonra vücudundan ulaşabildiği yerleri avuçlarıyla, başının üzerinden (başlayarak), yüzünden ve vücudunun ön kısmından [okuma ve meshetme üç kere tekrarlanır.][4]
﴿ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا ئَُودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ ٢٥٥ ﴾ [سورة البقرة الآية : 255]
100- (13/2) "Allah, O'ndan başka hak ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyûm’dur (her an yarattıklarınızı gözetleyendir). Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Göklerin ve yerin gözetilmesi O'na ağır gelmez. O Yüce’dir, büyüktür."[5]
﴿ ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّن رُّسُلِهِۦۚ وَقَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۖ غُفۡرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ ٢٨٥ لَا يُكَلِّفُ ٱللَّهُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَعَلَيۡهَا مَا ٱكۡتَسَبَتۡۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذۡنَآ إِن نَّسِينَآ أَوۡ أَخۡطَأۡنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحۡمِلۡ عَلَيۡنَآ إِصۡرٗا كَمَا حَمَلۡتَهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلۡنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِۦۖ وَٱعۡفُ عَنَّا وَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَآۚ أَنتَ مَوۡلَىٰنَا فَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ ٢٨٦ ﴾ [ سورة البقرة :285- 286 ]
101- (13/3) "Elçi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-), Rabbinden kendisine indirilene îmân etti, mü'minler de. Hepsi de Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine îmân ettiler.O'nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Dönüş yalnızca sanadır,dediler.Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin) kazandığı iyilik lehine,ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutur veya hataya düşersek, bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme.Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği işleri bize yükleme.Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!"[6]
(( بِاسْمِكَ رَبَّي وَضَعْتُ جَنْبيِ، وَبِكَ أَرْفَعُهُ، فَإِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا، وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِهِ عِبَادَكَ الصَّالِحِينَ.))
"Senin isminle[7] Rabbim,yanımı (vücudumu) bıraktım ve senin irâdenle onu kaldırırım. Ruhumu alırsan, ona rahmet et. Eğer geri gönderirsen (öldürmezsen), salih kullarını koruduğun gibi, onu da koru."[8]
(( اَللَّهُمَّ إِنَّكَ خَلَقْتَ نَفْسِي وَأَنْتَ تَوَفَّاهَا، لَكَ مَمَاتُهَاوَمَحْيَاهَا إِنْ أَحْيَيْتَهَا فَاحْفَظْهَا، وَإِنْ أَمَتَّهَا فَاغْفِرْ لَهَا. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ.))
"Allahım! Ruhumu sen yarattın ve onu sen öldürürsün. Ruhumun ölümü ve yaşaması senin elindedir. Eğer yaşatırsan, onu koru, öldürürsen onu bağışla. Allahım! Senden âfiyet dilerim."[9]
(( اَللَّهُمَّ قِنيِ عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ.))
Üç kere:"Allahım![10] Kullarını yeniden dirilteceğin o günde beni azabından koru."[11]
(( بِاسْمِكَ اللَّهُمَّ أَمُوتُ وَأَحْيَا.))
"Allahım! Senin adını anarak ölür ve senin adını anarak yaşarım."[12]
(( سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ للهِ، وَاللهُ أَكْبَرُ.))
Otuz üç kere: "Subhânallah", Otuz üç kere: "Elhamdülillah", Otuz dört kere: "Allahu Ekber"[13]
(( أَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، رَبَّنَا وَرَبَّ كُلِّ شَيْءٍ، فَالِقَ الْحَبِّ وَالنَّوَى، وَمُنْزِلَ التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ، وَالْفُرْقَانِ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ كُلِّ شَيْءٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ. اَللَّهُمَّ أَنْتَ الأَوَّلُ فَلَيْسَ قَبْلَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ الآخِرُ فَلَيْسَ بَعْدَكَ شَيْءٌ وَأَنْتَ الظَّاهِرُ فَلَيْسَ فَوْقَكَ شَيْءٌ، وَأَنْتَ البَاطِنُ فَلَيْسَ دُونَكَ شَيْءٌ، اِقْضِ عَنَّا الدَّيْنَ وَأَغْنِنَا مِنَ الْفَقْرِ.))
107- (13/9) "Yedi kat semânın, yüce arşın Rabbi, bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi, tane ve çekirdekleri yaran, Tevrât’ı, İncîl’i ve Furkân’ı indiren Allahım! Kudret ve hükümranlığın altında olan her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allahım! Sen Evvel’sin, senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Âhir’sin, senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen, Zahir’sin, senden üstün hiçbir şey yoktur. Sen Bâtın’sın, senden başka gizli şeyleri bilen yoktur. Borcu (hem Allah'ın, hem de kulların haklarını) bizden gider ve bizi fakirlikten kurtarıp zenginleştir."[14]
(( اَلْحَمْدُ للهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا، وَكَفَانَا، وَآوَانَا، فَكَمْ مِمَّنْ لاَ كَافِيَ لَهُ وَلاَ مُؤْوِيَ.))
"Bizi yediren, içiren,(başkasına) muhtaç kılmayan ve barındıran Allah’a hamdolsun. Nice koruyanı ve barındıranı olmayan vardır."[15]
(( اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ.))
"Gizli ve âşikârı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin Rabbi ve meliki Allahım! Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın ve şirkinin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım."[16]
Secde ve Mülk sûreleri okunur.[17]
(( اَللَّهُـمَّ أَسْلَمْتُ نَفْسِي إِلَيْكَ، وَفَوَّضْتُ أَمْرِي إِلَيْكَ، وَوَجَّهْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ، وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِي إِلَيْكَ، رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ، لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَا مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذِي أَنْزَلْتَ، وَبِنَبِيِّكَ الَّذِي أَرْسَلْتَ.))
"Allahım![18] Nefsimi sana teslim ettim. İşimi sana havâle ettim. Yüzümü sana çevirdim. Senden ümit ederek ve senden korkarak sırtımı sana dayadım (tevekkül ettim).Senden başka (korunacağım) bir sığınak ve (azabından kurtulacağım) bir kurtuluş yoktur.İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Nebi'ye îmân ettim."[19]
UYKUDA BİR YANDAN DİĞER BİR YANA DÖNÜNCE YAPILAN DUÂ:
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ، رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ.))
"Bir ve Kahhâr olan, göklerin, yerin ve her ikisinin arasında bulunanların Rabbi, Azîz ve Ğafûr olan Allah’tan başka hak ilah yoktur."[20]
UYKUDA KORKAN VEYA ÜRKÜTEN BİR ŞEYLE KARŞILAŞAN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:
(( أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ غَضَبِهِ وَعِقَابِهِ وَشَرِّ عِبَادِهِ، وَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَيَاطِينِ وَ أَنْ يَحْضُرُونِ ))
"Gazabından, cezalandırmasından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve bana gelmelerinden Allah’ın eksiksiz sözlerine (isimlerine ve kitaplarına) sığınırım."[21]
KÂBUS VEYA KÖTÜ RÜYÂ GÖRENİN YAPMASI GEREKEN ŞEYLER:
Üç defa: "Sol tarafına hafifçe tükürür."[22] Üç defa: "Şeytandan ve gördüğü şeyin şerrinden Allah’a sığınır."[23] "Gördüğünü kimseye anlatmaz."[24] "Bulunduğu taraftan diğer tarafa döner."[25] "Dilerse kalkar, namaz kılar."[26]
[1] İhlas Sûresi[2] Felak Sûresi[3] Nas Sûresi[4] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (9/62), Müslim (4/1723).[5] Bakara Sûresi: 255[6] Bakara Sûresi: 285-286. “Kim bunu okursa, gecesi boyunca ona (gece kıyamı olarak ve o gece şeytandan ve onun şerrinden korunmak için) yeter.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (9/94), Müslim (1/554).[7] “Biriniz yatağından kalktıktan sonra tekrar dönerse, elbisesinin kenarı ile yatağını üç kere süpürsün ve Allah’ın adını ansın. Zirâ ondan sonra yatağın üzerinde neyin kaldığını bilemez. Bu yüzden yatağa uzanınca şöyle desin:.. hadis zikredilir”[8] Buhâri (11/126), Müslim (4/2084).[9] Müslim (4/2083) ve Ahmed lafzıyla (2/79) tahric etti.[10] “Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yatacağı zaman sağ elini yanağının altına koyar ve şöyle derdi:...hadis zikredilir”[11] Ebu Dâvud, lafzıyla (4/311); Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/143).[12] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (11/113), Müslim (4/2083).[13] “Fâtıma -Allah ondan râzı olsun-, elindeki bir değirmenle Nebi sav’e gelerek şikayette bulundu ve bir hizmetçi istedi.Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Sizi, istediğinizden daha hayırlı bir şeye sevk edeyim mi? Yatağınıza girdiğiniz zaman otuzüç defa tesbih, otuzüç defa tahmid, otuzdört defa tekbir getirin.Bu sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (7/71), Müslim (4/2091).[14] Müslim, (4/2084).[15] Müslim, (4/2085)[16] Ebu Dâvud, (4/317); Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/142).[17] Tirmizi, Nesâi. Bkz. Sahihu’l-Câmi (4/255).[18] "Yatacağın zaman, namaz için abdest alır gibi abdest al ve sağ tarafına yat; sonra şöyle de:..hadis zikredilir.”[19] Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bunu söyleyen birine: “Eğer o gece ölürsen, fıtrat üzere ölmüş olursun” demiştir; Buhâri,Bkz.Fethu’l-Bâri (11/113), Müslim (4/2081).[20] "Gece bir yandan diğer bir yana dönünce denir." Hakim, sahih olduğunu söyler ve İmam Zehebi de buna muvafakat etmiştir, (1/540). Nesâi,Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, İbn-i es-Sünnî,Bkz.Sahihu’l-Câmi (3/213).[21] Ebu Dâvud, (4/12), Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/171).[22] Müslim, (4/1772).[23] Müslim, (4/1772, 1773).[24] Müslim, (4/1772).[25] Müslim, (4/1773).[26] Müslim, (4/1773).
UYKUDAN UYANINCA YAPILABİLECEK DUA
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ.))
"Bizi öldürdükten (uykudan) sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Dönüş (Kıyâmet günü yeniden diriliş), yalnızca O’nadır."[1]
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَ هُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ، رَبِّ اغْفِرْ ليِ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve Hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah'adır. Allah’tan başka hak ilah yoktur ve Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet, ancak yüce ve büyük olan Allah’a âittir. Rabbim! Bana mağfiret eyle (günahlarımı ört)!"[2]
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي عَافَانِي فيِ جَسَدِي، وَرَدَّ عَلَيَّ رُوحِي، وَأَذِنَ ليِ بِذِكْرِهِ.))
"Bedenime âfiyet veren, ruhumu bana geri veren ve bana kendisini zikretme fırsatı veren Allah’a hamd olsun."[3]
﴿ إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ لَأٓيَٰتٖ لِّأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ ١٩٠ ٱلَّذِينَ يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰمٗا وَقُعُودٗا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمۡ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَٰذَا بَٰطِلٗا سُبۡحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ ١٩١ رَبَّنَآ إِنَّكَ مَن تُدۡخِلِ ٱلنَّارَ فَقَدۡ أَخۡزَيۡتَهُۥۖ وَمَا لِلظَّٰلِمِينَ مِنۡ أَنصَارٖ ١٩٢ رَّبَّنَآ إِنَّنَا سَمِعۡنَا مُنَادِيٗا يُنَادِي لِلۡإِيمَٰنِ أَنۡ ءَامِنُواْ بِرَبِّكُمۡ فََٔامَنَّاۚ رَبَّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرۡ عَنَّا سَئَِّاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ ٱلۡأَبۡرَارِ ١٩٣ رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخۡزِنَا يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۖ إِنَّكَ لَا تُخۡلِفُ ٱلۡمِيعَادَ ١٩٤ فَٱسۡتَجَابَ لَهُمۡ رَبُّهُمۡ أَنِّي لَآ أُضِيعُ عَمَلَ عَٰمِلٖ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰۖ بَعۡضُكُم مِّنۢ بَعۡضٖۖ فَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخۡرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَأُوذُواْ فِي سَبِيلِي وَقَٰتَلُواْ وَقُتِلُواْ لَأُكَفِّرَنَّ عَنۡهُمۡ سَئَِّاتِهِمۡ وَلَأُدۡخِلَنَّهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ ثَوَابٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسۡنُ ٱلثَّوَابِ ١٩٥ لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١٩٦ مَتَٰعٞ قَلِيلٞ ثُمَّ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ١٩٧ لَٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ رَبَّهُمۡ لَهُمۡ جَنَّٰتٞ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا نُزُلٗا مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۗ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ لِّلۡأَبۡرَارِ ١٩٨ وَإِنَّ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَمَن يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكُمۡ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِمۡ خَٰشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشۡتَرُونَ بَِٔايَٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ ١٩٩ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱصۡبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ ٢٠٠ ﴾ [ سورة آل عمران :190- 200 ]
"Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahipleri için deliller vardır.Onlar ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: Rabbimiz!Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen (noksan sıfatlardan) münezzehsin.Bizi ateşin azabından koru, derler. Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu şüphesiz zelil etmiş olursun, zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabbimiz! Biz, Rabbinize îmân edin, diye çağıran bir dâvetçi işittik de îmân ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle birlikte al. Rabbimiz! Elçilerine vadettiklerini bize ver, kıyâmet günü bizi zelil etme.Şüphesiz sen, sözünden asla dönmezsin.Nitekim Rableri onlara (duâlarını kabul ederek şöyle) cevap verdi: Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini boşa çıkarmam. (Zira kadın ve erkek olarak siz), birbirinizden (olma) siniz. Hicret edenlerin, ülkelerinden sürülüp çıkarılanların, benim yolumda eziyet çekenlerin, savaşanların ve (savaşta şehîd olarak) öldürülenlerin, Allah katından (yaptıklarının) sevabı olarak, kusurlarını mutlaka örteceğim ve onları,(ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır. İnkâr edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması, seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir.O ne kötü duraktır!Fakat Rablerinden sakınanlara, Allah katından konukluklar bulunan,içlerinden ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları cennetler vardır.Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır.Kitap ehlinden Allah'a huşu duyarak inanıp Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmeyenler vardır.İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir. Ey îmân edenler! Sabredin, (düşman karşısında) sebat gösterin ve cihada hazırlıklı bulunun, Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."[4]
[1] Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 11/113, Müslim, 4/2083. [2] "Kim bunu derse bağışlanır, duâ ederse, duâsı kabul olunur. Eğer kalkıp abdest alır, sonra da namaz kılarsa, namazı kabul olunur." Buhârî, Bkz. Fethu’l-Bârî, 3/39 ve başkası. Lafız, İbn-i Mâce'ye âittir. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/335. [3] Tirmizî, 5/473. Bkz. Sahih-i Tirmizî, 3/144. [4] Âl-i İmrân Sûresi:190-200. Buhârî,Bkz. Fethu’l-Bârî, 8/237, Müslim, 1/530.
ELBİSE GİYERKEN VE ÇIKARIRKEN
(( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي كَسَانِي هَذَا (الثَّوْبَ) وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّي وَلاَقُوَّةٍ.))
"Bana bu (elbiseyi) giydiren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet harcamaksızın beni onunla rızıklandıran Allah’a hamd olsun."[1]
YENİ ELBİSE GİYERKEN YAPILABİCEK DUA
(( اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ، أَسْاَلُكَ مِنْ خَيْرِهِ وَخَيْرِ مَا صُنِعَ لَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ.))
"Allahım! Hamd sanadır.Bunu bana sen giydirdin. Onun ve yapılış gâyesinin hayırlı olmasını senden dilerim. Onun ve yapılış gâyesinin şerrinden de sana sığınırım."[2]
YENİ ELBİSE GİYEN KİMSE İÇİN YAPILABİCEK DUA
(( تُبْلِي وَيُخْلِفُ اللهُ تَعَالَى.))
"Onu (üzerinde) eskitesin ve Allah Teâlâ ondan daha hayırlısını sana versin."[3]
(( اِلْبِسْ جَدِيداً، وَعِشْ حَمِيداً، وَمُتْ شَهِيداُ.))
"Yeni elbise giyesin, hamd ederek yaşayasın ve şehit olarak ölesin!"[4]
ELBİSE ÇIKARIRKEN YAPILABİCEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ.))
"Allah’ın adıyla (çıkarırım)."[5]
[1] Nesâi dışındaki sünen sahipleri rivâyet etmiştir.Bkz.İrvâu’l-Ğalîl,7/47. [2] Ebu Dâvud,Tirmizî ve Beğavî.Bkz.Elbâni, Muhtasaru Şemâili’t-Tirmizî, s.47. [3] Ebu Dâvud, 4/41. Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud, 2/760 [4] İbn-i Mâce, 2/1178, Beğavî, 12/41. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, 2/275. [5] Tirmizî, 2/505 ve başkası.Bkz. İrvâu’l-Ğalîl, hadis: 49, Sahihü’l-Câmi', 3/203.
TUVALETE GİRMEDEN ÖNCE YAPILABİCEK DUA
(( [ بِسْمِ اللهِ ] اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ.))
"[Allah’ın adıyla] Allahım! Erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım."[1]
TUVALETTEN ÇIKTIKTAN SONRA YAPILABİCEK DUA
(( غُفْرَانَـكَ.))
"(Allahım!) Senden beni bağışlamanı dilerim."[2]
[1] Buhâri (1/45); Müslim (1/283). [Bismillah/Allah’ın adıyla] ziyadesini ise Said b. Mansur tahric etmiştir. Bkz. Fethü’l-Bâri (1/244). [2] Nesâi‘den başka diğer sünen sahipleri tahric etmiştir. Nesâi ise Amelül-Yevmi vel-Leyle’de tahric etmiştir.Bkz. Zâdü’l-Meâd (2/387).
ABDESTTEN ÖNCE YAPILABİLECEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ.))
"Allah’ın adıyla (abdeste başlarım)."[1]
ABDESTTEN SONRA YAPILABİLECEK DUA
(( أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.))
"Allah’tan başka hak ilâh olmadığına, O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim. Yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim."[2]
(( اَللَّهُمَّ اجْعَلْنيِ مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنيِ مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ.))
"Allahım! Beni çokça tevbe edenlerden kıl ve beni (günah ve pisliklerden) temizlenenlerden kıl."[3]
(( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْـهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.))
"Allahım! Sana hamd ederek seni tüm noksan sıfatlardan tenzih ederim. Senden başka hak ilah olmadığına şehâdet ederim.Senden bağışlanma diler ve sana tevbe ederim."[4]
[1] Ebu Dâvud, İbn-i Mâce, Ahmed; Bkz. İrvâu’l-Ğalîl (1/122). [2] Müslim (1/209)[3] Tirmizi (1/78). Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (1/18). [4]Nesâî,Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle(s.173).Bkz.İrvâu’l-Ğalîl(1/135- 2/94).
EVDEN ÇIKARKEN YAPILABİLECEK DUA
(( بِسْمِ اللهِ، تَوَكَّلْتُ عَلىَ اللهِ، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ.))
"Allah’ın adıyla (çıkarım). Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet, ancak Allah’ındır.”[1]
(( اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ، أَوْ أُضَلَّ، أَوْ أَزِلَّ، أَوْ أُزَلَّ، أَوْ أَظْلِمَ، أَوْ أُظْلَمَ، أَوْ أَجْهَلَ، أَوْ يُجْهَلَ عَلَيَّ.))
"Allahım! (Hidâyetten) sapmaktan veya (başkası tarafından) saptırılmaktan,hata etmekten veya (başkası tarafından) hataya düşürülmek-ten, zulmetmekten veya (başkası tarafından) zulme uğramaktan, câhiller gibi hareket etmekten veya (başkasının bana) câhillere davrandığı gibi davranma-sından sana sığınırım."[2]
EVE GİRERKEN YAPILABİLECEK
(( بِسْمِ اللهِ وَلَجْنَا، وَبِسْمِ اللهِ خَرَجْنَا، وَعَلىَ اللهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا. ))
"Allah’ın adıyla girdik, Allah’ın adıyla çıktık ve sadece Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik.Sonra âilesine selâm versin."[3]
[1] Ebu Dâvud (4/325), Tirmizi (5/490), Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (3/151). [2] Sünen sahipleri; Bkz. Sahih-i Süneni Tirmizi (3/152), Sahih-i İbn-i Mâce (2/336). [3] Ebu Dâvud (4/325) tahric etti. Allâme Abdulaziz b. Baz, (Tuhfetü’l-Ahyar s.28) isnadının hasen olduğunu söyler. Bir diğer sahih hadis de şöyledir; “Kişi evine girerken ve yemek yerken Allah’ı zikrettiğinde şeytan (ashabına) “Size burada ne geceleyecek yer, ne de akşam yemeği var,der” Müslim, (h.2018).