(( اَللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ، ابْنُ عَبْدِكَ، ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتيِ بِيَدِكَ، مَاضٍ فيَّ حُكْمُكَ، عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ، سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ، أَوْ أَنْزَلْتَهُ فيِ كِتَابِكَ، أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَداً مِنْ خَلْقِكَ، أَوْ إِسْتَأْثَرْتَ بِهِ فيِ عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ،أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبيِ، وَنُورَصَدْرِي، وَجَلاَءَ حُزْنيِ،وَذَهَابَ هَمِّي.))
"Allahım! Ben senin kulunum. Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum.Alnım (kontrolüm) senin elindedir.Benim hakkımda senin hükmün geçerlidir. Senin, benim hakkımdaki takdirin adâlettir.Kendini isimlendirdiğin yahut Kitabında indirdiğin, yahut kullarından birisine öğrettiğin, yahut katındaki gayb ilminde kendine has kıldığın, sana âit her ismin hakkıyla: Kur’ân’ı, kalbimin sevinci, gönlümün rahata kavuşması, hüznümün ortadan kalkması ve kederimin gitmesi (için vesile) kıl(manı dilerim)."[1]
(( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَـلِ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ، وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجاَلِ.))
"Allahım! Keder ve hüzünden, acizlik ve tembellikten, cimrilik ve korkaklıktan, borcun belimi bükmesinden ve insanların bana galip gelmesinden sana sığınırım."[2]
SIKINTI ANINDA YAPILABİLECEK DUÂLAR
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ الْعَظِيمُ الْحَلِيمُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ.))
"Azîm ve Halîm olan Allah’tan başka hak ilah yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’tan başka hak ilah yoktur.Göklerin ve Kerîm Arş’ın Rabbi olan Allah’tan başka hak ilah yoktur."[3]
(( اَللَّهُمَّ رَحْمَتَكَ أَرْجُو، فَلاَ تَكِلْنيِ إِلىَ نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ، وَأَصْلِحْ ليِ شَأْنِي كُلَّهُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ.))
"Allahım! Sadece senin rahmetini umarım.Göz açıp kapayınca-ya kadar -bile olsa- beni nefsime bırakma. Bütün işlerimi (ve hâlimi) düzelt. Senden başka hak ilah yoktur."[4]
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، سُبْحَانَكَ إِنيِّ كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ.))
"(Allahım!) Senden başka hak ilah yoktur. Seni tüm noksan sıfatlardan tenzih ederim. Gerçekten ben zâlimlerden oldum."[5]
(( اَللهُ اللهُ رَبيِّ لاَ أُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً.))
"Ey Allah! Ey Allah! Ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam."[6]
[1] Ahmed, (1/391). Elbâni, tashih etmştir. [2] Buhâri, (7/158). Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bu duayı çokça yapardı. Bkz. Fethu’l-Bâri (11/173). [3] Buhâri, (7/153), Müslim, (4/2092). [4] Ebu Davud (4/324), Ahmed (5/42) Elbâni, hadisin hasen olduğunu söyler; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (3/959). [5] Tirmizi, (5/529). Hâkim, sahih olduğunu söylemiş, İmam Zehebi de buna muvafakat etmiştir; (1/505). Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/168). [6] Ebu Davud, (2/87); bkz. Sahih-i İbn-i Mâce, (2/335).
VÜCUTTA AĞRI HİSSEDİLİNCE
Elini vücudundaki ağrıyan yerin üzerine koy ve üç kere:
(( بِسْمِ اللهِ.))
"Allah'ın adıyla" dedikten sonra yedi kere şöyle de:
(( أَعُوذُ بِاللهِ وَقُدْرَتِه مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُحاَذِرُ.)
"Bulduğum ve korktuğum (acının) şerrinden, Allah’a ve O’nun kudretine sığınırım."[1]
[1] Müslim, (4/1728).
BAŞA BELÂ GELİNCE
(( إِنَّا ِللهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ، اللَّهُمَّ أْجُرْنِي فيِ مُصِيبَتيِ، وَأَخْلِفْ ليِ خَيْراً مِنْهَا.))
"Şüphesiz ki bizler, Allah'ın kullarıyız ve (âhirette) dönüşümüz de yalnızca O’nadır. Allah’ım! Başıma gelen musibet sebebiyle bana ecir ver ve bana ondan daha hayırlısını bağışla."[1]
[1] Müslim, (2/632).
BİRİSİNE NAZAR ETMEKTEN ENDİŞELENİNCE
Hz Peygamber sav buyurdu ki: "Sizden biriniz,(müslüman) kardeşinde veya kendi-sinde veyahut da malında hoşuna giden bir şey gördüğünde, [onun için bereketli olmasını dilesin]. Çünkü nazar, haktır."[1]
[1] Ahmed, Müsned (4/447); İbn-i Mâce, Mâlik; Elbâni, sahih demiştir; Bkz. Sahihu'l-Câmi (1/212); Bkz.Zâdü'l-Meâd, thk. Abdülkâdir el-Arnavût (4/170).
BİR KİMSEYİ KÖTÜLEDİĞİNDE
Hz Peygamber sav buyurdu ki:
(( اَللَّهُمَّ فَأَيُّمَا مُؤْمِنٍ سَبَبْتُهُ، فَاجْعَلْ ذَلِكَ لَهُ قُرْبَهً إِلَيْكَ يَوْمَ الْقِياَمَةِ.))
"Allahım! Hangi mü’mine kötü söz söylemişsem (hakaret etmişsem), bunu kıyâmet günü onun için sana yakınlık vesilesi kıl."[1]
MÜSLÜMAN, MÜSLÜMANI ÖVDÜĞÜNDE
Hz Peygamber sav buyurdu ki:
(( إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ مَادِحًا صَاحِبَهُ لاَ مَحَالَةَ، فَلْيَقُلْ: أَحْسِبُ فُلاَنًا وَاللهُ حَسِيبُهُ، وَلاَ أُزَكِّي عَلَى اللهِ أَحَدًا، أَحْسِبُهُ إِنْ كَانَ يَعْلَمُ ذَاكَ كَذَا وَكَذَا.))
"Sizden birinizin, arkadaşını mutlaka övmesi gerekiyorsa şöyle desin: Falanı (görünüşe göre) iyi sanıyorum. Onu hesaba çekecek olan Allah’tır.Ben, Allah’a karşı kimseyi temize çıkaramam. (Sonra) o kimseyi gerçekten öyle biliyorsa: Onu şöyle şöyle biliyorum, desin."[2]
TEZKİYE EDİLDİĞİNDE REFERANS YAPILDIĞINDA
(( اَللَّهُمَّ لاَ تُؤَاخِذْنِي بِماَ يَقُولُونَ، وَاغْفِرْ ليِ ماَ لاَ يَعْلَمُونَ، [ وَاجْعَلْنيِ خَيْراً مِماَّ يَظُنُّونَ].))
"Allahım! Onların söyledikleri sebebiyle beni sorumlu tutma. Hakkımda bilmedikleri şeyleri benim için bağışla [ve beni onların zannettiklerinden daha hayırlı kıl]."[3]
[1] Buhâri, bkz.Fethu'l-Bâri (11/171); Müslim, (4/2007), "Bunu onun için günahlarına keffâret ve rahmet kıl" lafzıyla. [2] Müslim, (4/2296). [3] Buhâri, Edebu'l-Müfred (h.761); Elbâni, senedinin sahih olduğunu söyler.Bkz. Sahih-i Edebi'l-Müfred (h.585). [ ] Parantez içindeki kısım, Beyhaki'nin bir başka rivâyetinin ziyâdesidir, bkz. Şuabu'l-Îman (4/228).
KORKU VE DEHŞET ANINDA
(( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ.))
"Allah’tan başka hak ilah yoktur."[1]
[1] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (6/181); Müslim, (4/2208).
DÜŞMAN VEYA GÜÇ SAHİBİ BİRİSİYLE KARŞILAŞINCA YAPILABİLECEK DUALAR
(( اَللَّهُمَّ إِنَّا نَجْعَلُكَ فيِ نُحُورِهِمْ، وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شُرُورِهِمْ.))
"Allahım! Biz, onları düşman ile baş başa bırakır ve onların şerlerinden sana sığınırız."[1]
(( اَللَّهُمَّ أَنْتَ عَضُدِي، وَأَنْتَ نَصِيريِ، بِكَ أَحُولُ، وَبِكَ أَصُولُ، وَبِكَ أُقَاتِلُ.))
"Allahım! Sen benim dayanağımsın, sen benim yardım edenimsin. Senin yardımınla hareket eder, senin yardımınla düşmana saldırır ve senin yardımınla düşmanla savaşırım."[2]
(( حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ.))
"Allah bize yeter! O ne güzel vekildir."[3]
GÜÇ VE KUVVET SAHİBİNİN ZULMÜNDEN KORKUNCA YAPILABİLECEK DUÂ
(( اَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ، وَرَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، كُنْ ليِ جَاراً مِنْ فُلاَنِ بْنِ فُلاَنٍ، وَأَحْزَابِهِ مِنْ خَلاَئِقِكَ،أَنْ يَفْرُطَ عَلَىَّ أَحَدٌ مِنْهُمْ أَوْ يَطْغَى، عَزَّ جَارُكَ وَجَلَّ ثَنَاؤُكَ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ.))
Üç kere: "Yedi kat semânın ve Yüce Arş’ın Rabbi olan Allahım! Falan oğlu falanın ve yarattıklarının içerisinde onun taraftarlarından birisinin kötülükte aşırı davranmasından ya da azgınlaşmasından beni koru. Sana sığınan güçlü ve senin övdüğün büyük olur. Senden başka hak ilah yoktur."[4]
(( اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَعَزُّ مِنْ خَلْقِهِ جَمِيعاً، اَللهُ أَعَزُّ مِمَّا أَخَافُ وَأَحْذَرُ، أَعُوذُ بِاللهِ الَّذِي لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ، اَلْمُمْسِكِ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ أَنْ يَقَعْنَ عَلَى الأَرْضِ إِلاَّ بِإِذْنِهِ، مِنْ شَرِّ عَبْدِكَ فُلاَنٍ، وَجُنُودِهِ وَأَتْبَاعِهِ وَأَشْيَاعِهِ، مِنَ الْجِنِّ وَالإِنْسِ، اَللَّهُمَّ كُنْ ليِ جَاراً مِنْ شَرِّهِمْ، جَلَّ ثَنَاؤُكَ وَعَزَّ جَارُكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ.))
Üç kere: "Allah en büyüktür. Allah, bütün yarattıklarından daha güçlüdür. Allah, korktuğum ve sakındığım şeylerden daha güçlüdür. Kulu falanın, cin ve insan ordularının, taraftarlarının ve ona uyanların şerrinden, Kendisinden başka hak ilah olmayan, yedi kat göğün yerin üzerine düşmesini izniyle engelleyen Allah’a sığınırım. Allahım! Onların şerrinden beni koru. Sana sığınan güçlü ve senin övdüğün büyük olur. İsmin mübârektir. Senden başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur."[5]
DÜŞMANA KARŞI YAPILABİLECEK DUÂ:
(( اَللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ، سَرِيعَ الْحِسَابِ، اِهْزِمِ اْلأَحْزَابَ، اَللَّهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ.))
"Ey Kitabı (Kur'ân'ı) indiren, hesabı çabuk gören Allahım! Düşman gruplarını hezimete uğrat! Allahım! Onları hezimete uğrat ve onları (belâlarla) sars."[6]
BİR TOPLULUKTAN KORKUNCA YAPILABİLECEK DUÂ:
(( اَللَّهُمَّ اكْفِنِيهِم بِمَا شِئْتَ.))
"Allahım! Beni, onlara karşı dilediğin şekilde koru."[7]
[1] Ebu Dâvud, (2/89); Hâkim, sahih olduğunu söylemiş, İmam Zehebî de buna muvafakat etmiştir. [2] Ebu Davud (3/42), Tirmizi, (5/572); bkz. Sahih-i Tirmizi, (3/183). [3] Buhâri, (5/172).[4] Buhâri, Edebu’l-Müfred, (h.707); Elbâni, sahih olduğunu söylemiştir, bkz. Sahih-i Edebi’l-Müfred, (h.545).[5] Buhâri, Edebu’l-Müfred, (h.708); Elbâni, sahih olduğunu söyler; bkz. Sahih-i Edebi’l-Müfred, (h.546).[6] Müslim, (3/1362).[7] Müslim, (4/2300).
ŞEYTANLARIN HİLE VE TUZAĞINI BOŞA ÇIKARMAK İÇİN YAPILABİLECEK DUA
(( أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ الَّتيِ لاَ يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلاَ فاَجِرٌ مِنْ شَرِّ مَاخَلَقَ، وَبَرَأَ وَذَرَأَ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ، وَمِنْ شَرِّ مَايَعْرجُ فِيهَا، وَمِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فيِ اْلأَرْضِ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَخْرُجُ مِنْهاَ، وَمِنْ شَرِّ فِتَنِ اللَّيْـلِ وَالنَّهاَرِ، وَمِنْ شَرِّ كُلِّ طاَرِقٍ إِلاَّ طاَرِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ ياَرَحْمَنُ.))
"Yarattıklarının,yoktan var ettiklerinin şerrinden; gökten inenin ve göğe yükselenin şerrinden, yere ektiğinin ve yerden çıkanın şerrinden, gece ve gündüz fitnelerinin şerrinden, hayırla kapıyı çalanın dışında her kapıyı çalanın şerrinden, iyi ve kötünün onun dışına çıkamayacağı Allah’ın noksansız kelimelerine sığınırım; Ya Rahmân!."[1]
[1] Ahmed, (3/419) sahih bir isnadla; İbn-i es-Sünnî, (h.637); Abdülkâdir el-Arnavût, sahih demiştir; bkz. thk. Tahâvi (s.133); Mecmau'z-Zevâid, (10/127).
ÎMÂNDA ŞÜPHEYE DÜŞÜNCE
"Allah’a sığınır."[1] "Şüphe duyduğu şeyi terk eder."[2]
(( آمَنْتُ بِاللهِ وَرُسُلِهِ.))
"Allah’a ve O’nun elçilerine îmân ettim" der.[3]
Allah Teâlâ’nın şu âyetini okur:
﴿ هُوَ ٱلۡأَوَّلُ وَٱلۡأٓخِرُ وَٱلظَّٰهِرُ وَٱلۡبَاطِنُۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٌ ٣ ﴾
"O, Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir."[4]
[1] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/336); Müslim (1/120) [2] Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (6/336); Müslim (1/120) [3] Müslim, (1/119-120).[4] Hadîd Sûresi: 3. Ebu Dâvud. Elbâni, hadisin hasen olduğunu söyler; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (3/962).
ŞEYTAN VE VESVESEYE KARŞI
"Şeytandan Allah’a sığınmak."[1] "Ezan okumak."[2] "Zikir yapmak ve Kur’ân-ı Kerîm okumak."[3]
NAMAZDA VE KUR'ÂN OKURKEN VESVESEYE DÜŞÜNCE
(( أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ.))
"Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Allah’a sığınırım" der ve sol tarafına hafifçe üç defa tükürür.[4]
[1] Ebu Dâvud (1/206),Tirmizi.Bkz.Mü’minûn Sûresi:98-99,Sahih-i Tirmizi (1/77). [2] Buhâri, (1/151); Müslim, (1/291), [3] “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Şeytan içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.”Müslim (1/539).Sabah ve akşam, uykudan önce ve uyanınca okunan zikirler, yine eve girerken ve evden çıkarken, mescide girip çıkarken yapılan zikirler şeytanı uzaklaştırır.Aynı zamanda sahih olan başka zikirler; uykudan önce “Ayete’l Kûrsî” (Bakara Sûresi: 255) ve “Âmene’r-Rasûlü”yü (Bakara Sûresi: 285-286) okumak da şeytanı uzaklaştıran şeylerdendir. "Kim yüze kere: “Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, birdir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir.” derse bu, gün boyunca onu şeytandan korur. Ayrıca ezan da şeytanı defeder." [4] Müslim, (4/1729); Osman b. Âs -Allah ondan râzı olsun-: “Böyle yaptım ve Allah, vesveseyi benden giderdi” demiştir.
GÜNAHA DÜŞÜNCE YAPILABİLECEK DUA
(( مَا مِنْ عَبْدٍ يُذْنِبُ ذَنْباً فَيُحْسِنُ الطُّهُورَ، ثُمَّ يَقُومُ فَيُصَلِّي رَكْعَتْينِ ثُمَّ يَسْتَغْفِرُ اللهَ إِلاَّ غَفَرَ اللهُ لَهُ.))
"Günah işleyen bir kul güzelce abdest alır; ardından kalkıp iki rekat namaz kılar ve sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah mutlaka onu bağışlar."[1]
[1] Ebu Dâvud, (2/86), Tirmizi (2/257); Elbâni, tashih etmiştir; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/2837).
ZOR BİR İŞLE KARŞILAŞINCA
(( اَللَّهُمَّ لاَ سَهْلَ إِلاَّ مَا جَعَلْتَهُ سَهْلاً، وَأَنْتَ تَجْعَلُ الْحَزْنَ إِذَا شِئْتَ سَهْلاً.))
"Allahım! Senin kolay kıldığından başka kolay yoktur. Eğer sen dilersen zoru kolay kılarsın."[1]
[1] İbn-i Hibban, es-Sahih (Mevârid) (h.2427) ve İbn-i es-Sünnî, (h.351). Hafız İbn-i Hacer, “Bu sahih bir hadistir” der. Abdülkadir El-Arnavût, e-Ezkâr’ın tahricinde sahih olduğunu söyler (s.106).
İSTENİLMEYEN DURUMLARDA
(( قَدَرُ اللهِ وَمَا شَاءَ فَعَلَ.))
"Allah’ın takdiridir. O neyi dilerse, onu yapar."[1]
[1] “Kuvvetli mümin, zayıf müminden Allah’a daha hayırlı ve daha sevimlidir. Hepsinde de hayır vardır.Yararına olan şeyde hırslı ol. Allah’tan yardım dile, âciz olma! Sana bir şey isâbet ederse, “keşke şöyle şöyle yapsaydım” deme. Fakat “Allah’ın takdiridir.O ne dilerse, onu yapar" de. Çünkü “keşke” şeytanın ameline yol açar.” Müslim, (4/2052).
BORCU ÖDEYEBİLMEK İÇİN
(( اَللَّهُـمَّ اكْفِنيِ بِحَلاَلِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَأَغْنِنيِ بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ.))
"Allahım! Helâl rızkınla yetinmeyi ve haramından uzak durmayı bana nasip eyle. Beni başkalarına muhtaç kılmayıp lütfunla zengin kıl."[1]
(( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَـلِ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ، وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ.))
"Allahım! Keder ve hüzünden, âcizlik ve tembellikten, cimrilik ve korkaklıktan, borcun belimi bükmesinden ve insanların bana üstün gelmesinden sana sığınırım."[2]
[1] Tirmizi, (5/560); Bkz. Sahih-i Tirmizi, (3/180).[2] Buhâri, (7/158).
ÇOCUĞU OLANI TEBRİK VE BUNA KARŞILIK İÇİN
(( بَارَكَ اللهُ لَكَ فيِ الْمَوْهُوبِ لَكَ، وَشَكَرْتَ الْوَاهِبَ، وَبَلَغَ أَشُدَّهُ وَرُزِقْتَ بِرَّهُ.))
"Sana bahşedilen (çocuğu) Allah, senin için mübârek kılsın. Onu bahşeden (Allah’a) şükredesin. (Çocuğun) buluğa ersin ve onun iyiliğiyle rızıklandırılasın."
(( بَارَكَ اللهُ لَكَ وَبَارَكَ عَلَيْكَ، وَجَزَاكَ اللهُ خَيْراً، وَرَزَقَكَ اللهُ مِثْلَهُ، وَأَجْزَلَ ثَوَابَكَ.))
"Allah da sana bereket versin ve bereketini dâim kılsın. Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Allah seni de bir benzeri ile rızıklandırsın ve sevabını çoğaltsın" şeklinde karşılık verir.[1]
[1] Bkz. Nevevi, el-Ezkâr (s.349), Selim el-Hilâli, Sahihu’l-Ezkâr (2/713).
ÇOCUKLARIN MUHAFAZASI İÇİN
(( أُعِيذُكُمَا بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ.))
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Hasan ve Hüseyin’i; "Sizi, her şeytan ve haşereden, her kötü gözden, Allah’ın eksiksiz sözlerine (isimlerine ve kitaplarına) sığındırırım" diyerek sakındırırdı.[1]
[1] Buhâri, (4/119), İbn-i Abbas ra, hadisi.
ŞİRKE DÜŞMEKTEN KORKUNCA
(( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ وَأَناَ أَعْلَمُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِمَا لاَ أَعْلَمُ.))
"Allahım! Bilerek sana şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmediklerim için de senden mağfiret dilerim."[1]
[1] Ahmed (4/403) ve diğerleri. Bkz. Sahihu’l-Câmi (3/233), Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/19).
UĞURSUZSUZLUK DÜŞÜNCESİNE KARŞI
(( اَللَّهُمَّ لاَ طَيْرَ إِلاَّ طَيْرُكَ، وَلاَ خَيْرَ إِلاَّ خَيْرُكَ،وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ.))
"Allahım! Senin takdir ettiğin (insanların uğursuzluk saydığı) şeyden başka takdir olunan bir şey yoktur. Senin verdiğin hayırdan başka hayır yoktur. Senden başka hak ilah yoktur."[1]
[1] Ahmed, (2/220); İbn-i es-Sünnî (h.292). Elbâni, sahihtir der; bkz. el-Ehâdîsu’s-Sahiha (3/54).Hayra yormak ise Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in hoşuna giderdi. Bu nedenle birisinden iyi bir söz işittiğinde bu söz onun hoşuna gitmiş ve ona: “Ağzından çıkan iyimserliğin bizi etkiledi” demiştir. Ebu Dâvud, Ahmed; Elbâni, sahih olduğunu söyler, es-Sahiha (2/323).