Kurban, ibadet niyetiyle, belirlenen vakitte, gerekli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak (boğazlanan hayvan/udhiyye) olup, Kur’an’ı Kerimde Hz. Adem'in iki oğlunun Allah'a kurban takdim ettiklerine [el-Mâide:5/27] ve tüm ilâhî dinlerde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir.[el-Hac:22/ 34] (Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta hayli değişikliğe uğramış olup Hıristiyanlar Hz.İsâ'nın çarmıha gerilişini insanoğlunun aslî günahına karşı Baba'nın oğlu İsâ'yı feda etmesi olarak görürler) Kurban fert ve topluma yararlı malî bir ibadet olup, kurban kesen Allah'ın emrine boyun eğmiş, kulluk bilincini ortaya koymuş olur, ki müminler her kurbanda Hz. İbrahim ile İsmail'in Allah’a itaatte verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazeleyip benzerine hazır olduklarını göstermektedirler. Ayrıca toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunan kurban, yoksulların kendilerine verilen etleri yiyip şükrederek karamsarlık ve düşmanlığa meyletmemelerine, zenginlerin de mallarını Allah'ın rızâsı için paylaşarak cimrilik ve tamaha düşmemelerine vesile olur.
A) HÜKMÜ ve ÇEŞİTLERİ
İ.Muhammed'e, Şâfîîler'e ve Hanefîlerde fetvaya esas görüşe göre müslüman, akıllı, baliğ, mukim, zengin (Hanefîler de zekâtta gereken, borç ve aslî ihtiyaç dışında 20 miskal (85 gr) altına/dengi para ya/artıcı mala/sürekli zenginliğe (nisâb-ı gına) sahip veya fitrede gereken geçici zenginliğe (nisâb-ı istiğna) sahip/bayram süresince ihtiyaçsız) kişiye (ehl-i istiğna zekât/fitre alamaz) vacip (Hanefilerin dışındakilerde yolcu, E.Hanîfe, E.Yûsuf, Mâliki ve Hanbelîlerde velileri kesmek üzere zengin küçükler ve akıl hastaları da yükümlü olup, (kadının kocası, yetişkin çocukların da babası adlarına hibe yoluyla kesebilir), hatta Hanefilerde “Rabbin için namaz kıl, kurban kes”[el-Kevser: 108/2]ayeti tüm ümmeti kapsarken, çoğunluğa göre udhiyye müekked sünnet olup, kaynaklardaki “hür olma” şartı ise kölelere yöneliktir. Şu da var ki, Hz. Peygamber kişinin imkanına göre emir veya tavsiye etmiş, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşma sın”[İbn Mâce, “Edâhî”, 2; Müsned, II, 321], “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir”[Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”,2] buyurmuş kendisi de her zaman kesmiştir. Ancak kendini zorlayan fakir için bazı Hanefîler kendine vacip etmiş/adağa dönüştürmüş olup, kaybolur da yenisi alır ve birinci de bulunursa ikisini de keser demişler ise de, fetvaya göre, adamaz sa adak sayılmayıp zengininkiyle aynı hatta etini dağıtma mükellefiyeti daha hafiftir Udhiyye dışındaki kurban çeşitleri ise nafile, adak, akîka, haccın kıran ve temettü hedyleri ve ihlâl cezaları/kefaret leri, ölenin vasiyeti/adağıdır (Şâfıîlerin dışındakilerde vasiyeti/adağı bulunmasa da kesilir fakirlere dağıtılır)
B) KURBANLIK HAYVANIN ÖZELLİKLERİ
1.Koyun, keçi, sığır, manda ve deve cinsi olmalıdır. (koyunun erkeği, diğerlerinin dişisi daha faziletli olup, Hanefiler dahil üç mezhebe göre koyun ve keçi bir kişi; deve, sığır ve manda yedi kişiye kadar ortak kesilebilirken, Mâlikilerde parasına ve etine iştirakle kesilemez) 2.Koyun/keçi cinsi bir, sığır/man da cinsi iki, deve beş yaşını tamamlamış olmalıdır (Hanefîler dahil çoğunluğa göre altı ayı tamamlamış koyun bir yaşında gözüküyorsa kesilebilir)3. Kötürüm hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, kulakları ve boynuzları kökünden kesik, dili kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik vb kusuru bulunmamalıdır (doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış, daha semiz ve lezzetli olması için doğduğunda kuyruğu kısmen veya tamamen kesilmiş olan kusurlu sayılmaz.)4.Vaktinde/zilhicce10, 11 ve 12. /kurban bayramının ilk üç günü/bayram namazın dan/kılınmayan yerde sabah namazından 3. gün akşamına kadar, Şafiîlerle bazı fakihlere göre 4. gün akşamına kadar kesilmesi gerekir. (1.günü daha faziletli görülüp gündüz kesilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte aydınlatma varsa gece de kesilebilir.)5. Hanefîlerde ilgili ayette de belirtildiği üzrere [el-Hac: 22/37] ibadet niyetiyle kesilmesi/iştirakte de herkesin ibadet niyeti ile katılması gerekir (Şâfıî ve Hanbelî lerde et için de caizdir) 5.Kurbanlığın ölürse zengin yenisini alır, fakire gerekmezken, kaybolursa yenisini alırlar birinci bulunsa da, zengin de fakir de sadece birini/tercihen daha iyi olanını keser. (Fakirin ikisini de keseceği görüşü zayıftır) Kurbanlar karışmışsa, her kesilen sahibinin kurbanı olarak sahih olur, müm künse etler değiştirilir, değilse helâlleşip fark iztenmez.
C) KESİM USULÜ
Kurbanlık kesim yerine incitilmeden götürülüp kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılarak kesilir (mükellefin kesmesi mendup olup, mümkün değilse, vekâletle tercihen bir müslümana veya ehl-i kitaba da kestirilebilir ve hazır bulunması müstehaptır.) Yatırılırken,“Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a, O'nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim”[el-En'âm: 6/79], “Benim namazım, ibadetim (kurbanım), hayatım ve ölümüm hep âlemlerin rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah'a teslim olanların ilkiyim” [el-En'âm: 6/162-163] âyetleri okunup “Ey Allah’ım, dostun İbrahim'den ve habibin Muhammed'den kabul buyurduğun gibi benden de kabul buyur” şeklinde dua edilip tekbir ve tehlîl getirilir. Kurbanı kesen eziyet vermeden, bıçağı göstermeden, sağ eliyle tutar, keserken “Bismillâhi Allahü ekber” der, vekil kesiyorsa sahibi de iştirak eder. Kesen Allah'ı anmayı (besmele) kasten terkederse Hanefîlere göre eti yenmez. Kurban kesmenin rüknü, hayvanın (sığır, manda, koyun, keçi yatırılıp çene altından (zebh), deve ayakta sol ön ayağı bağlanıp göğsü üzerinden (nahr) boğazının iki tarafındaki şah damarları, yem ve yemek borusu kesilerek) kanını akıtmaktan ibaret olup, kanın iyice akması için beklenir. (Şoklamak caizdir.)
D) ETİ ve PARÇALARI
Çoğunluğa göre eti üç eşit parçaya bölünüp birisi (kalabalık veya ihtiyaçlı iseler tamamı) sahibi ve bakımındakilerce tüketilir, ikincisi zengin de olsalar eş, dost ve akrabaya hediye/ikram edilir, üçüncüsü de kurban kesemeyen fakirlere dağıtılır. Adak kurbanını, adayan ve bakımındakiler (babası, annesi, dede ve nineleri, çocukları, torunları, hanımı/kocası) yiyemez, yerse bedelini tasadduk ederlerken, nafileyi sahibi de, bakımındaklier de yiyebilir.Kurbanın eti, derisi, yünü, bağırsakları, kemikleri, iç yağı vb parçalarının satılması/gelir maksatlı harcanması veya kasap ücreti sayılması caiz olmayıp ancak fakirlere verilir veya evde kullanlabilir, ya da hediye edilebilirken, satılmışsa, kesim öncesi sütü ve yününden yararlanılmışsa bedeli tasadduk edilir. (kesimden sonra kırkılıp kullanılabilir, ancak satılırsa yine tasadduk edilir.) Etin, kesilen yerde dağıtılması teşvik edilirse de ihtiyaca göre başka yerlere de gönderilebilir.
Akika Kurbanı
Şükür nişanesi olarak doğumun ilk günlerinde (bulûğ çağına kadar kesilebilirse de yedinci günü müstehap olup,) aynı gün isim verilmesi ve saçı kesilerek ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi tavsiye edilmiştir. Hanefiler'e göre mubah (mendup da denir), diğer üç mezhepte sünnet, Zâhirîlerde vaciptir. Hz. Peygamber torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için birer koçu akîka olarak kesmiş ve ümmetine de yeni doğan kız ve erkek çocukları için kesmelerini tavsiye etmiştir. Kurban olmaya elverişli her hayvan akîkaya da elverişli olup, etinden kurban sahibi ve aile fertleri, yakın dostları yiyebileceği gibi tasadduk da edilebilir.