SPOR OYUN
İslâma gore insanlık onur ve haysiyetini rencide edici, inanç ve ibadet ilkelerine aykırı, bir yasağın ihlali veya buyruğun terkine yol açan, özellikle de kumar içeren her türlü oyun ve eğlence haram olup, duruma, zamana, zemine, taraflara ve mahiyetine göre ek ölçü ve yaptırımlar dagetirilebilir. Hz. Peygamber “Kişi nin eşiyle, ok ve yayıyla ve atıyla oynaması dışındaki oyunlar boş ve faydasızdır”[Zeylaî, Nasbü'r-râye, IV, 273-274] ve “Sizi Allah'ı anmaktan alıkoyan her şey meysirdir (kumardır)”[Zeylaî, Nasbü'r-râye, IV, 275] buyurarak,eğlenmenin ibadetleri ve aslî görevleri terk ve ihmale yol açmaması, topluma yararlı, bedeni ve zihni güçlendirici mahiyette olmasını tavsiye etmiş, kumar içermeyenler ise mubah görülmüştür. Ancak, “Oyun dindarların ve ağır başlıların sanatı değildir”diyen İ.Şafiî, zikredilenlerin dışındakiler mekruh ve oynayanın şahitliği geçersiz, (kabul edilirse de namaz kaçıranların şahitlikleri de vakti hafife almaktan reddedilir ki esasen bunlar da oyun değildir ve aşırıya da kaçılmamalı dır. [Şâfıî, el-üm, VI, 224-225.] Eğlenme/dinlenme mahiyetli spor yarışmalarının ölçülü izlenmesinde ise sakınca bulunmayıp, hatta ülke tanıtımı, birlik ve beraberlik açısından tavsiye dahi edilmiştir.
Teşvik Edilen Sporlar ve Oyunlar
1.Atletizm Hz. Peygamber, eşi Hz. Âişe ile zaman zaman koşu yarışı yapmış, böyle yarışları teşvik etmiş ve sahabe de bu tür yarışmalar yapmıştır. [Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 68] 2.Güreş Hz. Peygamber, kuvveti ile meşhur Rükâne ile güreşip onu yenmiştir[İbn Hişâm, Siyer I, 390-391] 3.Okçuluk “Onlara karşı elinizden yeldiğince kuvvet hazırlayın”[el-Enfal: 8/60]âyetindeki kuvveti, ok atma (remy) olarak açıklayan Hz.Peygamber ok atmayı öğrenmeyi bir çok kez teşvik etmiş[Buhârî,“Cihâd”,78; Müslim, “îmâre”,169]canlının hedef yapılmasını ise yasaklamıştır.[Buhârî,“Zebâih”,25] 4.Binicilik Hz. Peygamberin devamlı teşvik edipçoğu kez katıldığıve kazananlara zaman zaman maddî ödüller verdiğisportif faaliyetler dendir [Nesâî, “Hayl”, 16; Tirmizî, “Cihâd”, 22] 5.Yüzme Çocukluğunda yüzmeyi de öğrenen Hz. Peygam ber,yüzmenin öğrenilmesi ve öğretilmesini de teşvik etmiş, hatta (helâl azıkla besleme ve yazıyı öğretme nin yanında), atıcılık ve yüzme öğretmeyi de babalık görevisaymıştır. Bu teşvikler sonucudur ki sahâbîler arasında bu tür faaliyetlerin oldukça yaygın olduğu, Hz. Ömer'in de hutbelerinde, mektup ve talimatlarında atıcılık, binicilik, yüzme, koşu gibi eğitici ve yetiştirici sportif faaliyetlere önem verilmesi ni,çocuklara öğretilmesini istemiştir. [Serahsî, Siyerü'l-kebîr, I, 112-113] Öte yandan Hz. Peygamber, hayvan dövüştürerek eğlenmeyi yasaklarken, pankreas güreşi ve boks gibi sporlar hoş kaşılanmamıştır.
DÜĞÜN
Hz. Peygamberin evliliğin def ile ilân edilerek veya ziyafet verilerek duyurulmasını/kutlanmasını tavsiye edip, düğünlerde eğlenceye izin verdiği, hatta böyle düğünlerekatıldığı da rivayetleri edilir. Bir yakınını düğün yapmadan evlendirmek isteyen Âişe'ye Peygamberimiz, ensarın eğlenceden hoşlandığını hatırlatarak düğün yapmasının daha iyi olacağını söylemiş, bir rivayete göre de güzel şarkı söyleyen Erneb adlı bir kadını şarkı söylemek üzere göndermesini de tavsiye etmiştir.
TAVLA STRANÇ
Çoğunluk Hz. Peygamber’in “Nerdeşîr ile oynayan, elini domuz etine ve kanına batırmış gibidir” [Müslim, “Şi'r”, 10; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 56]“Nerd ile oynayan kişi, Allah'a ve Resulü'ne isyan etmiştir.” [Ebû Dâvûd, “Edeb”,56; İbn Mâce,“Edeb”, 43; el-Muvatta', “Rü'yâ”, 6]“Zar(kiâb) ile oynayan Allah'a ve Resulü'ne isyan etmiştir.” [Şevkânî, Neylü'l-evtâr, VIII, 94]“Nerd ile oynayıp namaza kalkan, irin ve domuz kanıyla abdest alıp kılmış gibi olur.”[Şevkânî, Neylü'l-evtâr, VIII, 9]hadisleri ve sahâbî uygulamalarına istinaden tavlaya (nerd) haram, Ebû İshak el-Mervezî gibileri ise mekruh demişlerdir. (Zarlı oynanma sını sahabenin çoğunluğu mekruh, İbn Mugaffel ve İbnü'l-Müseyyeb ise kumara vesile yapılmamak kaydıyla caiz görmüşlerdir) Hanefîler, nerd ile satrancı aynı hükümde, kumar veya faydasız oyun sayarak mekruh demişlerdir. Hanefîlerden Kâsânî nerd/satranç kumar ise, “Ey iman edenler, şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve şans okları birer şeytan işi pisliktir” [el-Mâide: 5/90]âyeti ve “Sizi Allah'ı anmaktan alıkoyan her şey meysirdir”[Zeylaî, Nasbü'r-râye, IV, 275]hadisi gereği, oyun ise, “Her oyun haramdır. Ancak, kişinin eşiyle, ok ve yayıyla ve atıyla oynaması hariç”[Zeylaî, Nasbü'r-râye, IV, 273-274] hadisi gereği haramdır. [Kâsânî, Bedâ'i, V, 127] der) Bazı Hanefî kaynaklarında haram, genelinde ise mekruh (haram anlamında) denilmişse de bu daha çok kumara ve zaman israfına sebep olacağı dolayı sıyladır. İ.Mâlik, “Haktan sonra geriye sadece dalâlet kalır”[Yûnus: 10/32]âyetine istinaden satranca/ner de dalâlet demişken, birçok Mâlikî bilgin, âyetin başın da“rabbiniz olan Allah haktır” ifadesiyle “davranışlar değil iman ve küfür söz konusu edilmektedir” diyerek karşı çıkmışlar, İbn.Arabî de “Allah, bazı şeyleri mubah, bazılarını haram kılmış olup, haram dalâlet, mubah ise haktır ki satranç mubah ise dalâlet olamaz, (Çünkü, Allah'ın mubah bıraktığı bir şeyi mubah sayan kimseye dalâlete düşmüş denilemez) değilse, ancak delille dalâlet kapsamı na sokulabilir.” dedikten sonra, “Nerdeşîr ile oynayan kişi elini domuzun etine ve kanına daldırmış gibi dir” hadisinin, (Allah'tan gafil koyduğu için) satrancı da yasakladığını söylemiştir.[Ahkâmü'l-Kur'ân, III, 1052-1053] İ. Şafiî, oyuna düşkün kişilerin şahitlikleri mekruh ve nerdin diğerlerinden daha çirkin görüldüğünü, satrança sıcak bakmadıklarını, fakat nerdden daha hafif olduğunu belirttikten sonra, “Oyun dindar ve ağır başlı kimselerin sanatı değildir” diyerek izin verilenler dışındaki bütün oyunları mekruh görüp[el-üm, VI, 224-225]hatta onlara dalarak (hafife alarak) namaz geçirenin şahitliği de reddedilir demiştir. Bir açıklamaya ve Şevkânî'nin de naklettiğine göre ise nerd/nerdeşîr, taşları bulunan kısa tahta ve, tavladan biraz değişik bir oyun olup kimi âlimler çalışmayı bırakıp yıldızlardan medet umma noktasına getirdiği (davranışları yönlendirdiği) gerekçesiyle haram kılındığını söylemişlerse de hadislerde geçenler dahil ilgili tarifler tavlayı tam karşımamaktadır. Dolayısıyla kumara bulaştırmadığı, daha önemli/gerekli şeyler ihmal edilmediği sürece sakınca görülmemiştir. Sahabe döneminde dahi mevcut olan satranca, Hz. Ali’nin “Satranç, Acemler'in meysiridir”[Şevkânî, Neylü'l-evtâr, VIII, 95] sözü gibi değişik yorumlar getirilirken, Hanefîler de satranç ve tavla aynı hükme tâbi tutulmuş, E.Yûsuf ve İ.Muhammed hoş karşıla madığını hissetirme/engel olma adına oynayanlara selâm verilmez demiş(E.Hanîfe alıkoymak adına verilir demiş) İ.Şâfiî, kavramayı keskinleştirmesi, muhakemeyi güçlendirmesi, savaş taktiklerine ve hilelerine alıştırması açısından ruhsat vermiş, Şâfıîlerden Nevevî mekruh, İ. Mâlik ve A. b. Hanbel ise haram. demişlerdir (İ.Mâlik, nerdden daha kötü ve daha oyalayıcı demiştir),
KUMAR
İslâmda, birçok oyun ve eğlenceyi helâl iken, kumar bulaşığı olan her türlü oyun haram kılınmış olup “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ue şans okları birer şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, şarap ve kumar yolu ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık (bunlardan) uazgeçtiniz değil mi?”[el-Mâide: 5/90-91] âyetindeki “meysir” de kumar olup şarapla birlikte zikredildiğinden, şarabın kardeşi/arkadaşı sayılmış tır. İbn Ömer ve bir grup tabiîn, ceviz oyununu dahi meysir sayarken, İbnArabî' “Meysir, yapılması şu an mümkün olmayan haram bir iştir ve açıklanması da faydasızdır, adının ve şeklinin hafızalardan silinmesi daha uygundur” deyip, âyetteki meysirin, gitgide yok olan bir kumar olduğunu söylemiştir. Kumar, İbn Abbas'tan rivayet edilen bir görüşe göre, Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoyduğu ve düşmanlık doğurduğu için, Süddî'den nakledilen görüşe gore zulüm ve haksızlığa sebebiyet verdiği için sayılıp yasaklanmıştır.Eğlencede meşruiyeti terketmemesi ve kumara bulaşmama sı gereken müslümanın, kazancı da “İnsanın yararına olan, yalnızca kendi gayretinin sonucudur”[en-Necm: 53/39 ]ayetinde belirtildiği üzereşansa ve tesadüfe değil, çabasına bağlı olmalıdır. Ayrıca, “Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyin, ancak karşılıklı rızâya, gönül hoşluğuna dayalı bir ticaret sonucunda yiyin”[en-Nisâ: 4/29.] ayetiyle de başkalarının mallarını meşru olmayan yollarla almak ve yemek haram kılınmış olup, kumardaki gönülsüz rızâ da kazanılanı helâl hale getirmez.